Translate

10 Nisan 2020 Cuma

MOR DEFTER (1964) - Çetin Altan


Osman Nuri Ergün, Senaryo: Erol Aksoy, Görüntü Yönetmeni: Necati İltaç, Yapım: Fer Film/Fahriye Tamkan

Oyuncular: Yılmaz Güney Suphi), Evrim Fer (Meryem), Aliye Rona (Binnaz), Cahit Irgat (Prof.İsmail Bey), Ali Şen (Morg doktoru Kerim), Senih Orkan (fotoğrafçı Tekin ), Devlet Devrim (Selma), Mürvet Seyfioğlu (İffet), Cemal Beller, Hakkı Kıvanç, Kazım Kartal, Orhan Çoban 1. adam), Nizam Ergüden (2. adam), Gürcan Küçükler, Hakkı Kıvanç, Hakkı Haktan (Dilenci)

Konu: Müzikli danslı bir partide gençler çılgınca eğlenmekte­dirler. Yerlerde sere serpe uzanıp sevişenler vardır. Herkesin kafası­na göre takıldığı bu çılgın gecede, partiye katılanlar arasından bir kraliçe seçilecektir. Seçme görevi gençlerden Suphi'ye verilir. Gecenin kraliçesi seçilen kız soyunacaktır. Suphi, parti­deki kızlara tek tek göz attıktan sonra birini seçer. Bu esmer güzeli Selma'dır. Selma soyunmaya başladığı sırada İffet, birden kıskançlık krizine kapılır. Ve pistin ortasında saç saça boğuşup yerlerde sürünürlerken flaşlar patlar. Te­kin fırsattan yararlanıp açılan saçılan Selma ile İffet'in fotoğraflarını çeker.

Meryem, Profesör İsmail Sami'nin asis­tanlığını yapmaktadır. Meryem, profesörün evinde çalışırken telefon çalar. Emniyet Amirliği'ne yapılan bir ihbara göre İffet öldürülmüş­tür. Morga kaldırılan genç kız üç aylık hamiledir. İffet, şair Sup­hi'nin sevgilisi, profesörün de öğrencisidir. Profesör İsmail Sami, Suphi'nin ablasıyla (Aliye Rona) evlidir. Meryem, Suphi'ye hayran­dır. Onun yazdığı şiirleri okur. Suphi'nin, seks partisinde kraliçe seçtiği Selma'yla da ilişkisi vardır.

Morg doktoru Kerem, profesörden yardım ister. İz bı­rakmayan cinayetler üzerinde araştırma yapan İsmail Sami'nin otop­side bulunması gerekmektedir. Tüm şüpheler, garip davranışlı, so­kaktaki dilencilerle arkadaşlık eden ve sürekli ölümden bahseden Suphi'nin üzerinde yoğunlaşmıştır. Meryem, Suphi'nin peşini bırak­maz. Bir gece kulübüne birlikte giderler. Selma da oradadır. Suphi, Selma'yı görünce Meryem'i terk eder.

Kayınbiraderinden şüphelenen profesör, polise ihbarda bulunur. Polisler evi basarlar. Evde arama yapan polis Suphi'yi bulamaz. Mer­yem'in yatağında ikisi birliktedirler. Polis kontrolü altında olan ev ikinci kez basılır. Suphi pencereden atlayıp kaçar. Bu arada Suphi de İffet'in katili olarak eniştesinden şüphelenmektedir. Meryem'le bir­likte profesörü takibe alırlar, İismail Sami'nin fotoğrafçı Tekin'in evinden çıktığı görülür. Meryem zili çalar. Kapıyı açan Tekin, karşı­sında Suphi'yi görünce paniğe kapılır. Suphi, Tekini döverek profe­sörün burada ne aradığını sorar. Tekin bir fotoğraf çıkarır. Morg doktoru Kerim'le İffet'in yatakta çekilmiş resmidir bu. Suphi morga gidip, Kerim'i İffet'in cesedini okşarken bulur. Bu noktadan sonra Suphi'ye göre katil Kerim'dir. Kerim her şeyi anlatır. İffet'i onunla profesör tanıştırmıştır. Kerim, İffet'e âşık olunca, profesör yataktaki resimleri çektirmiş, sonra da şantajla Kerim'den para sızdırmıştır.

Olaylar birbirine karışınca Suphi herkesten şüphe etmeye başlar. Eniştesini sorguya çekip suçlar. Korku içindedir. Kafasında kurgula­dığı hayallerin seyri değişir. Ablasının, eniştesinin ve Meryem'in bir­lik olup kendisine tuzak hazırladıklarını kurar. Tüm çevresine kuş­kuyla bakan Suphi, yalnızca kafasının içindeki gerçeklere göre yaşa­maktadır. Tam bu noktada çılgın hayallerinden sıyrılıp gerçek yaşa­ma döndüğünde, kendini şizofreni teşhisiyle bir akıl hastanesinde bulur. Kafasının içinde suçladığı, öldürdüğü insanları, ablasını, eniş­tesini, Meryem'i canlı olarak karşısında görünce bu kez tam çıldırır. Aslında, İffet bir trafik kazasında ölmüştür. Ve Suphi, sevgilisi İffet'in ölümüne kendisinin sebep olduğunu sanarak suçluluk duygu­su içinde hep hayal görmüştür. “[1]


[1] Agah Özgüç, “Bütün Filmleriyle Yılmaz Güney”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder