Translate

21 Kasım 2024 Perşembe

SÖNEN YILDIZ (1956) "Muazzez Tahsin Berkand"

  Yönetmen-senaryo: Osman F. Seden, Operatör: Kriton İliadis, 

 Yapım: Kemal Film / Osman F. Seden

 Oynayanlar: Mahir Özerdem, Gülistan Güzey, Kenan Pars, Ayfer Feray, Hadi Hün, Samiye Hün, Ahmet Tank Tekçe

  Konu: Filmde, sevdiği kız yüzünden kendi kızıyla kavga eden bir adamın hikâyesi anlatılır.

 

MUAZZEZ TAHSİN BERKAND (1900-1984)

 

    Cumhuriyet devrinin popüler romancılarındandır. Aşk romanları ile tanınır. Babası Avukat Hasan Tahsin Bey. Balkan Savaşı'ndan sonra ailesiyle birlikte Selanik'ten İstanbul'a göçen Muazzez Tahsin, özel dersler alarak İngilizce ve Fransızca öğrenir. İstanbul Fevziye Lisesi'nde öğrenim görür. Ardından, Kumkapı’da Fransız rahibelerin okulu Saeurs d’Assomption’da okur. Darülmuallimat'ta açılan sınavı kazanıp öğretmen olduktan sonra çeşitli okullarda Fransızca ve Türkçe öğretmenliği yapar. Halide Edip'in daveti üzerine 1917'de Suriye' ye giderek Beyrut Kız Sultarisi'nde iki yıl Türkçe dersleri verir. İstanbul'a döndükten sonra da birkaç yıl Şişli Terakki Lisesi' nde Fransızca ve Ahlak dersleri verir. 1925- 1929 arasında Millî Auto şirketinde çeviri ve yazışma işlerinde çalışır. 1929 yılında çevirmen olarak başladığı Osmanlı Bankası'nın hukuk işleri bürosunda 25 yıl çalışır. Hiç evlenmez. 

     Pek çok gazete ve dergide yazan Berkand çoğunlukla kadınlar ve gençler tarafından okunan bir yazar olarak romanlarıyla ün kazanır. Altmışa yakın aşk romanı yazar. Romanlarında sadece platonik aşkı dile getirir. Yapıtlarından çoğu 4-5 baskı yapar ve filme alınır. (A. Ömer Türkeş, İletişim yayınları) 

Romancımız Muazzez Tahsin Berkand’ın 18 romanı 23 kez beyaz perdeye aktarılarak seyirciye ulaşmıştır. 

 

AĞIR ROMAN (1997) "Metin Kaçan"

 

     Yönetmen: Mustafa Altıoklar, Senaryo: Metin kaçan, Mustafa Altıoklar, Görüntü Yönetmeni: Ertunç Şenkay, Yapım: Belge Film / Sabahattin Çetin – Söz Film / Müjde Ar – Özen Film / Mehmet Soayaslan – Focus Film (Macaristan) – Les Films Singuliers (Fransa) – Eurimages ve Kültür Bakanlığı 

      Oynayanlar: Müjde Ar, Okan Bayülgen, Mustafa Uğurlu, Savaş Dinçel, Burak Sergen, Sevda Ferdağ, Aysel Gürel, Zafer Algöz, Küçük İskender, Serra Yılmaz, Levent Erim Nilüfer Aydan Zühtü Erkan, Balık Ayhan, Ege Aydan, Yeşim Tan, Bennu Gerede, Emrah Kolukısa, Ülkü Ülker, Naci Taşdöğen, Emrah Kolukısa,Yeşim Tan, Fatih Akyol  

Konu: Olaylar 1970’lerin İstanbul’unda dinsel ve kültürel açıdan farklı yapıdaki insanların iç içe yaşadığı, her türlü şiddetin kol gezdiği Kolera Sokağı’nda geçer. Rum dilberi Fahişe Tina, sokaktaki Berber Ali’nin kiralık evine taşınır. Ali, sokağın sayılan ve sevilen saygın kişilerden biridir. Ahlaki değerlere sıkı sıkı bağlı kendi halinde sakin bir yaşam süren Berber Ali’nin oto tamircisi oğlu Salih Tina’ya sırılsıklam aşık olur. Kabadayılığa özenip bir kimlik arayışı içinde olan Salih’in kendine örnek aldığı kişi ise, mahalleyi haraca kesen Arap Sado’dur. Sado’nun yerinde gözü olup onun yerine geçmeye çalışan sokağın bitirimlerinden Reis Tina’ya asılınca işler karışır. Taraflar arasında kanlı hesaplaşmalar başlar. Arap Sado, Reis’in adamları tarafından pusuya düşürülüp kalleşçe öldürülünce bu kez Salih devreye girer, Sado’dan kalan ünlü sustalısıyla ve sokağı teslim alan Reis’i temizler.

- Kamera geriye doğru kayarak tipik bir Tarlabaşı sokağını gitgide daha geniş biçimde kavramaya başlar. Bu sokak, film süresince tam bir sahneye dönüşecektir gündüzleri bin bir renkli kişiliğin kol gezdiği, geceleri ise fondan verilmiş garip bir ışıkla aydınlanarak mistik bir niteliğe bürünen bir hayat sahnesi... O sahnede, asıl adıyla Tayyare, halkın verdiği adla Kolera Mahallesi'nde iki saat boyunca bir dizi harikulade macera yaşanacaktır. Film, tiyatro, bale arası gidip gelen kendine özgü bir yapının içinde...

"Ateş çemberi içinde sarılmıştır" Kolera Mahallesi... Kenti saran yanlış yerleşim, kaçak yapılaşma, yasasızlık, baskı, terör, trafik, yoksulluk ve suç çemberi, Haliç'in yanı başında, çingene kültürünün damgasını vurduğu bu yoksul semti kuşatmaktadır. Aslında ülkenin çeşitli yerlerinden gelen farklı köken ve inançlardan olsalar da, yöre halkı bir kez Roman (çingene) damgasını yemiştir onlar hırsızdır, onlar kapkaççıdır, onların ahlak anlayışları sakattır, onlar hırsız, pezevenk, oğlan/oğlancı ya da fahişedir... Onlar toplumun arka yüzü, görmek istemediği insan müsveddeleridir. Oysa onların da öylesine geniş bir yüreşi, öylesine dolu dolu bir yaşamı vardır ki... 

Metin Kaçan'ın romanı, 1990 yılında edebiyat dünyamızın ortasına bir bomba gibi düşmüştür. Kaçan da son 10-15 yılda farklı ve marjinal semtleri, mekanları ve yaşantıları getiren yazarlarımıza katılmıştır böylece Latife Tekin'in gecekonduları, Murathan Mungan'ın Tophane hamamları, Küçük İskender'in eşcinsel kulüpleri gibi... Tüm bu yazarlar gibi Kaçan da anlattığı farklı yaşama uygun bir yeni dil icat etmiştir, sanki Ağır Roman'ın Türkçesi, Türkçe koruyucusu yazarlarımızı çileden çıkaracak kadar farklı bir dildir. ([1])



[1] Atilla Dorsay, “Sinemamızda Çöküş ve Rönesans Yılları” syf 32

METİN KAÇAN 1961- 2013)

 

    Yapıtları Türkçe’nn dışında Almanca ve Fransızca’ya da çevrilmiştir. Henüz altı aylıkken İstanbul’a taşınan Kaçan, okuldan mezun olmasının ardından, 1988 yılında, çeşitili mizah dergilerine kısa öyküler yazarak yazın dünyasına katıldı. İlk romanı Ağır Roman, 1990 yılında piyasaya çıktı. Taksm Tarlabaşı’nda, Kolera Mahallesi’nde geçen roman, şehrin günlük karmaşasında ön plana çıkmayan kenar mahalle karakterlerini ağdalı br dlle ve yerel jargona uygun bir şekilde anlatmasıyla kısa sürede büyük bir ilgiyi üzerinde topladı ve en beğenilen suç ve dram kitaplarından ders olarak Türk Edebiyatı’nda yerini aldı.

    Ağır Roman, 2003 yılında Fransızca’ya çevrilerek bu ülkede de yayınlandı. Metin Kaçan, Ağır Roman’ın ardından, tiner ve uçucu madde kullanan sokak çocuklarının yaşamının anlatıldığı İstedikleri Yere Giderler adlı çizgi roman çalışmasına Kemal Aratan ile beraber imza attı.

     Fındık Sekiz adlı ikinci romanı, 1997 yılında Yapı Kredi Yayınları tarafından yayınlanmasından bir yıl sonra Almanca’ya çevrilerek bu ülkede de yayınlandı. Kaçan, 9 yazar 9 öykü başlığıyla yayınlanan öyküsü Yalancı Öyküler’n kadrosunda da yer aldı. 6 Ocak 2013 tarihinde Boğaziçi köprüsünden atlayarak inthar etti.

 Eserleri

     Ağır Roman, Fındık Sekiz, Harman Kaplan, Servantes'n Yeğen, Yalancı Öyküler, Adalara Vapur,

İÇERDEKİLER (2018) "Melih Cevdet Anday"

 


Romancımızın 1965 yılında yazdığı aynı isimli tiyatro oyunundan..

Yönetenmen-Senaryo: Hüseyin Karabey, Görüntü Yönetmeni: Ulaş Zeybek, Yapımcılar:  Caner Cindoruk, Hüseyin Karabey, Gizem Erman Soysaldı

Konu: Bir öğretmen, darbe döneminde mevcut iktidarın söylemine karşı bir bildiri dağıttığı gerekçesiyle gözaltına alınır ve tutuklama kararı olmaksızın siyasi şube baş komiseri tarafından 185 gün boyunca baskı altında sorgulanır. Eşiyle görüşme şansını yakaladığında, karşısına çıkan baldızı olunca, psikolojik boyuta geçilir. İzleyici, kimin hangi durumda haklı ya da haksız olabileceğini sorgulamaya başlar.

AYLAKLAR (1994) "Melih Cevdet Anday"

 

 

Yönetmen -Senaryo: Altuğ Savaşal, Görüntü Yönetmeni: Egemen Baykal, Yapım: TRT

Oynayanlarlar: Nedret Güvenç, Haluk Kurdoğlu, Tolga Aşkıner, Tomris İnceer  

Konu: Paşa kızı Leman Hanım, kocası, evde kalmış alkolik kızı, diğer aile bireyleriyle dededen kalma köşkte sakin bir hayat sürerler. Leman Hanım ölen kızından damdı torunları konağa gelen aile yakınları paşa dedenin mirasını tüketirler. Leman Hanım olayı endişe ile izler. Fakat sonuç kaçınılmazdır, elde kalmış son varlıkları teker teker -hatta köşk de- elden gider. 

RAZİYE (1990) "Melih Cevdet Anday"

       Yönetmen-Senaryo: Yusuf Kurçenli, Görüntü Yönetmeni: Erdal Kahraman, Yapım: Mine Film/Kadri Yurdatap

      Oyuncular: Kâmran Usluer, Yasemin Öymen, Oğuz Tunç, Fuat Onan, Burçay Anger, Burak Davutoğlu, Gürsel Ateş, Güzin Özipek, Ali Fuat Onan

  Konu: Sevdalanmaya gidiyormuşum, meğer sözleri ile başlayan kahramanımızın adı konmamış romanda, olaylar kahramanın ağzından anlatılır. Gençlik olaylarına karışmıştır, aranmaktadır, bu yönden dayısının yanına köye gelir bir serüven adamı olan 'çeşitli işler yapmış dayısı şimdi bulunduğu köyü kalkındırmak uğraşındadır.

      Dayısının evlat edindiği bir de kızı (Vedia) vardır. Dayı öksüz ve yetim kızı yanına almış ve onu modern bir şekilde (Fransızca, roma tarihi, klasik 'özellikle Mozart', görgü kuralları) yetiştirmeye çalışmaktadır. Oysa Vedia tepkisiz, olumlu-olumsuz ilgisiz, kendi duyguları ile anlık, doğa içinde doğal yaşamaktadır.

     Vediaya âşık olur; geçmişi unutan, ge
leceği düşünmeyen Vedia aşkı da anlık yaşar. Bir gece evine gelen birileri dayıdan para isterler, Vedia gelenlerden 'bizimkiler' diye söz eder. Bunun üzerine Dayı Vediayı daha önce geri geldiği okula göndermek ister. O gece köyde birtakım olaylar olur, Yusuf'un uçtuğu söylenir, ama uçarken gören yoktur, çelişik sözler Yusuf'un uçtuğunu kanıtlanamaz duruma getirir. Yusuf uçarsa dayı köyü terk edecektir aksi halde köyü kendi bildiğince kalkındıracaktır. 

    Olayların bu gelişmeleri sırasında kahramanımız Vedia ile aşkını yaşamaktadır; Olayların gelişmesi sırasında dayı Vedia’yı ve yeğenini eve yollarsa da onlar ormana gidip sevişirler. Köyün ileri gelenleri konuyu dayı ile görüşürken, yeğeni köyün keçilerini otlatan nineden Vedia hakkında duydukları ile sorunlarla karşılaşır. ([1])



[1] Oktay Ünsel, “Kelimlerden Görüntüye”, syf, 252

MELİH CEVDET ANDAY 1915- 2002)

 

Şair, tiyatro, roman, deneme, makale yazarı. Ortaokula kadar İstanbul'da eğitim gördü. Liseyi Ankara Gazi Lisesi'nde tamamladı. Lise çağlarında Orhan Veli Kanık ve Oktay Rifat gibi isimlerle tanıştı. Lise mezuniyetinden sonra bir süre Hukuk Fakültesi'nde eğitim gördü. Daha sonra Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi'ne kaydoldu.

Fakat Devlet Demiryolları'ndaki memuriyetinden ötürü eğitimini yarıda bırakmak zorunda kaldı. Çalıştığı kurum tarafından Sosyoloji eğitimi alması için Belçika'ya gönderilen Anday'ın 1936 yılında Varlık Dergisi'nde Ukde adlı şiiri yayımlandı.

Ardından şiirleri Ses, Yaprak, Yeditepe, Papirüs, Yeni Ufuklar, Yeni Dergi, Soyut, Ataç, Dönem, Yön gibi dergilerde yayınlandı.

Orhan Veli ve Oktay Rifat ile birlikte 1941 yılında Garip adlı şiir kitabını çıkardı. Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel'in önerisiyle, Milli Eğitim Bakanlığı Neşriyat Müdürlüğü'nde memur olarak çalışmaya başladı.

1953-55 seneleri arasında Akşam Gazetesi'nin edebiyat ve sanat sayfasının editörlüğünü yaptı. 1956 yılında "Yan Yana" adlı şiir kitabı yayımlandı. Bu kitap 142. maddeye aykırı olması nedeniyle 1964 yılında yasaklandı.

1979-80'de Paris'te eğitim müşavirliği yaptı. Anday, solunum ve böbrek yetmezliği tanısıyla Marmara Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi'nde tedavi görmeye başladı ve Büyükada Mezarlığı'na defnedildi.

 Eserleri

 Roman: Zifaftan Önce, Yağmurlu Sokak, Dullar Çıkmaz, Bir Gecede Üç Erkek, Aylaklar, Gizli Emir, İsa'nın Güncesi, Raziye, Meryem Gibi, Birbirimizi Anlayamayız 

 Şiir: Garip (1941, Orhan Veli ve Oktay Rifat'la birlikte) , Rahatı Kaçan Ağaç (Ölmez Eserler, 1946), Telgrafhane Yeditepe, 1952), Yan yana (Yeditepe, 1956), Kolları Bağlı Odysseus (Yeditepe, 1962), Göçebe Denizin Üstünde, ( [1])

 



 [1]B knz https//www.turkedebiyati.org/sairler/melih_cevdet_anday.html

DÜŞ KIRGINLARI (2017) "Mehmet Eroğlu"

 

  Yönetmen-senaryo: Selim Güneş, Görüntü Yönetmeni: Feza Çaldıran, Yapım: Ağustos Film / Nur Güneş

Oyuncular: Mert Tanık, Denise Ankel, Buğra Koçtepe, Bahar Yanılmaz, Hakan Emre Ünal, Cansu Fırıncı, İlyas Özçakır, Gürsan Piri Onurlu, Dilek Koldaş, Sevtap Özaltun, Lila Gürmen

Konu: Kuzey ve Sami yıllarca hayata karşı birlikte mücadele etmiş iki dosttur. Geçmişten kopmayan ve geleceğe dair umutları olmayan Kuzey ve Sami’nin birbirlerinden başka kimseleri yoktur. Kuzey ölümü beklemektedir, Sami ise Kuzey’i. Bir gün yaşadıkları kasabaya Şafak’ın gelmesiyle hayat Kuzey için farklılaşmaya başlar. Şafak ilk görüşte Kuzey âşık olmuştur; fakat Kuzey kendini kaptırmaz. Sadece sevmek ister ama onu da pek beceremez. Defalarca Kuzey’den ayrılıp sonra geri dönen Şafak, son ayrılığının ardından geri dönmez. Aradan geçen 5 yıla rağmen Kuzey Şafak’ı aramaya devam eder.

SEKSENİNCİ ADIM (1995) "Mehmet Eroğlu"

 

   Yazarın "Yarım Kalan Yürüyüş" isimli romanından yazdığı senaryosunu Tomris Giritlioğlu fielme alır. Yavuz Türkeri tarafından görüntülenen filmin Yapımcısı TRT adına Cafer Özgül’dür. 

 Oyuncular: Zuhal Olcay, Levent Ülgen, Derya Alabora, Haluk Bilginer, Hümeyra, Meral Çetinkaya, Selçuk Yöntem, Tunca Yönder, Emre Baykal, Civan Canova, Taner Barlas, Altan Erkekli    

      Konu: 12 Eylül sonrasında bir araya gelip geçmişi sorgulayan, birbirleriyle hesaplaşan eski eylemci bir grup arkadaşın öyküsü. Çocukluk yıllarını yetimhanede geçiren ve 18 yaşındayken hızlı bir eylemci olup işkencelerden geçen Korkut Lâçin 12 Eylül kurbanlarından biridir. Kadınların ve arkadaşlarının hayranlık duyduğu, gizemli bir kişiliğe sahip kanarya tutkunu Korkut, polisin takibindedir. Genç adam çareyi ülkeden kaçmakta bulur. Uzakdoğu'da şileplerde çalışır, tayfalık yapar. Ama yine de yakalanıp Türkiye’ye iade edilir. Hapis yatıp, çıkar. Yıllar önce politikaya soyunan gençlik arkadaşı Sedat'ı arar. Aralarında çözülmesi gereken bir sorun vardır. Sedat'ın karısı ile tanışıp onunla sevişir. Ve sonunda efsanevi Korkut, eski nişanlısı olan Seda'nın kız kardeşi tarafından öldürülür. 

      Seyircinin tüm olanı biteni anlayıp kavrayabildiğini söylemek zor doğrusu. Oldukça kafa karıştırıcı ve karmaşık halde, büyük bir geriye dönüş olarak tasarlanıp kurulmuş filmde... Korkut Lâçin’in trajik öyküsünü sürekli flashback'lere başvurarak anlatıyor Tomris Giritlioğlu, yer yer ilginç bir polisiye tadında. Ne yazık ki Suyun Öte Yanı’yla "Yaz Yağmuru"nu görmediğim, belgeselden yetişen Yönetmen: Tomris Giritlioğlu'nun romandaki baskı, şiddet, ihanet, yılgınlık boyutlarını yansıtan bir gerilim atmosferine oturtulmuş anlatımı, görsel bakımdan göz dolduran zevkli bir düzey tutturuyor ve ölgün bir tempoda seyrederken, gitgide daha bir ilgiyle yürüyor "80.Adım". (Sungu Çapan, “Doğuştan ruhu bereli, kimsesizin teki" Milliyet, 13 Aralık 1996) 

MEHMET EROĞLU (1948)

 

      İzmir Maarif Koleji, Ortadoğu Teknik Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü (1971) mezunu. Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Turizm Bankası ile özel bir kuruluşta inşaat mühendisi ve yönetici olarak çalıştı. Müzikle ilgilendi. UMAG (Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı) yazarlık kurslarında hocalık yaptı ve bu vakfın yönetiminde bulundu. Issızlığın Ortasında adlı ilk romanıyla 1978 Milliyet Roman Yarışması birinciliğini Orhan Pamuk’la paylaştı. Aynı romanla 1985 Madaralı Roman Ödülünü, yine bu romanının devamı özelliğini taşıyan Geç Kalmış Ölü’yle 1985 Orhan Kemal Roman Armağanını kazandı. Romanlarında politik bakış açısını bir kenara koymadan, anti-kahramanlar yaratarak çeşitli insanlık durumlarını sergiledi. “80 sonrasında art arda yayımlanan romanları ile parlayan Mehmet Eroğlu, 1993’ten sonra edebiyat dünyasından sessizce çekilivermişti. 68 kuşağı devrimcilerinin savrulup giden hayatlarına ilişkin hikâyeleri nedeniyle edebiyattan çok politik meseleler etrafında tartışılmıştı 

 Romanları: Issızlığın Ortasında (1984), Geç Kalmış Ölü (1985), Yarım Kalan Yürüyüş (1986), Adını Unutan Adam (1989), Yürek Sürgünü (1994), Zamanın Manzarası (2002), Kusma Kulübü (2004)

 

ANASI GİBİ “Sönen Işık” (1957) "Mebrure Sami Alevok"

 

     Yönetmen: Muzaffer Arslan, Senaryo: Orhan Kemal, Görüntü Yönetmeni: Cezmi Ar, Yapım: As Film / Muzaffer Arslan

     Oyuncular: Altan Karındaş, Suavi Tedü, Nedret Güvenç, Abdurrahman Palay, Reşit Gürzap, Şaziye Moral

     Konu: Filmde, ihanet sonucu dağılan bir ailenin yıllar sonra yeniden bir araya gelişi konu edilir. Kamuran, annesi ile birlikte köşklere terziliğe gider. Bir köşkte tanıştığı Namık Bey ile birbirlerine âşık olurlar ve evlenirler. Balayı tatilinde Kamuran, Namık Bey’i başka biriyle aldatır. Buna tanık olan Namık Bey, Kamuran’ı terk eder. İstanbul’dan uzaklaşmak için Avrupa’ya gider. Yıllar sonra İstanbul’a döner. Bir gün Kamuran’ın annesi, Namık Bey’in yanına gelir. Kamuran çok hastadır. Ölmeden önce son isteği, Namık Bey’in kızını yanına almasıdır. Namık Bey, bir başkasının çocuğu olan Neyran’ı kendi çocuğu gibi büyütür. Namık Bey’in en büyük korkusu, Neyran’ın huy olarak da annesine benzemesidir.

LEYLAKLAR ALTINDA (1954) "Mebrure Sami Alevok"

 

      Yönetmen- Senaryo: Suavi Tedü, Foto Direktörü: Özen Sermet, Yapım: Lale Film / Cemil Filmer

     Oyuncular: Lale Oraloğlu, Suavi Tedü, Neriman Köksal, Reşit Gürzap, Perihan Tedü, Talat Artemel, İbrahim Delideniz, Fatma Bilgen, Refik Kemal Arduman, Fatma Andaç, Necla Sertel, Feridun Çölgeçen, Şaziye Moral, Esen Görkmen, Muammer Gözalan, Küçük Erkan 

     Konu: Babasının ölümünden sonra ekonomik durumu bozulan Lale, malların satılması üzerine, gözleri görmeyen bir yazarın sekreteri olarak ça1ışmaya başlar, yazara âşık olur, onu yaşamındaki sırları, kardeşinin karısı ile ilişkisini, bu yüzden, gözlerini yitirişini ve karısını kendisinin öldürdüğünü zannetmesini öğrenir, bu nedenlerle yazarın kadınları dışlaması ile mücadele eder, sonunda hem aşkını hem de yitirdiği bir kısım eşyasını yeniden kazanır.  

MEBRURE SAMİ ALEVOK KORAY (1907 - 1992)

 

 Oklar Limited Şirketi sahibi, bankacı Ömer Lütfi Alevok ve Nahide Hanım’ın tek çocuğu olarak İstanbul’da dünyaya geldi. Anne babası o çok küçükken ayrıldı ve babasıyla birlikte yaşamaya başladı. Ömer Lütfi Bey’in işleri nedeniyle bir süre Berlin’de yaşadı ve düzenli bir eğitim hayatı olmadı. 14 yaşında evden kaçarak Deniz Hastanesi’nde hastabakıcılık yapan annesiyle birlikte yaşamaya başladı. 

Erken yaşlarda çalışmaya başlayan Mebrure Sami’nin yaptığı işler arasında Fransızca öğretmenliği, devrik İran Şahı’na günlük gazeteleri okuma vazifesi, Libreri Mondial’de tezgâhtarlık, tercümanlık ve nihayet yazarlık vardır. İki kez evlendi. Oğlu Yaman Koray dünyaya geldi. Esat Mahmut Karakurt aracılığıyla Güzel Sanatlar Birliği’ne dâhil oldu. Saint Joseph Lisesi’ni birincilikle bitiren oğluyla birlikte Erdek’e yerleşti ve orada zeytin işiyle ilgilendi, otel işletti. 1978 yılında yine oğluyla birlikte Gökova’ya yerleşti. 1992’de burada vefat etti. Akyaka’ya defnedildi.

 İlk hikâyeleri 1927’de Güneş’te yayımlanan “Cadı” ve “Deli” başlıklarını taşımaktadır. “Münire’nin Defteri”, “Bir Kandil Gecesi”, “Lale Perisi”, “Bir Mektup”, “Murat Köprüsü”, “Saadet” ve “Şüphe” hikâyelerinden birkaçıdır. İlk telif romanı Sönen Işık 1930’da kitap olarak basılır. “Garp Musıkisinde Büyük Adamlar” başlıklı bir yazı serisi gazetede yayımlanan Mebrure Sami’nin tercüme ve adapte tiyatro eserleri de mevcuttur. Fazilet Kuklası, Kızkardeşim ve Ben, Bir Baba, Asmode, O Kadın, Meşaleler, Zehir, Karanlık bunlar arasındadır. 1933 yılında Son Posta gazetesinde tefrika edilen romanı Leylaklar Altında çok beğenilen yazar, gazetenin ısrarıyla Çöl Gibi romanını da gecikmeden tamamlar. 1943’te kitap olarak basılan Gönül Cehennemi, yazarın en beğendiği romanıdır. ([1])



[1] http//teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/mebrure-sami-alevok-koray

ÇOBAN YILDIZI (1983) "Mahmut Esat Yesari"

 

Yönetmen-Senaryo: Yunus Yılmaz, Görüntü Yönetmeni: Kenan Kurt, Yapım: Rodop Ticaret / Şükrü Rodop

 Oyuncular: Yıldıray Çınar, Filiz Ersürer, Erol Taş, Baki Tamer, Yılmaz Kurt, Fatoş Çelik, Yılmaz Cesur, Mustafa Dik

  Konu: Film, uyuşturucu kaçakçılığı yapan bir ağa ile ona karşı mücadele eden bir adamın başından geçenleri konu alır. Rüstem Ağa kasabadaki eroin kaçakçılığının bir numaralı adamıdır. Polis bütün çabalara rağmen Rüstem’in şebekesini çökertemez. Rüstem’in hesabına çalışan Bekir’in günün birinde işi bırakmak istemesi nedeniyle şebeke içinde gerginlik çıkar. Rüstem şebekenin sırlarını açıklamasından korktuğu Bekir ve oğlu Ali’yi öldürür. Ancak cinayet yalancı tanıklar sayesinde köyden bir adamın üzerine yıkılır. Babası ve kardeşinin öldürüldüğünü haber alan İsmet ise İstanbul’dan köyüne döner. Ancak Rüstem Ağa çoktan İsmet’in ölüm emrini vermiştir. İsmet son anda suikasttan kurtulursa da gerçekleri bir süre öğrenemez. 

 

 

SÜRTÜK (1970) " Mahmut Esat Yesari"

 


    

    Yönetmen: Ertem Eğilmez, Senaryo: Sadık Şendil, Foto Direktörü: Cahit Engin, Yapım: Arzu Film / Ertem Eğilmez   

    Oyuncular: Hülya Koçyiğit, Ekrem Bora, Göksel Arsoy, Suzan Avcı, Güzin Özipek, Cevat Kurtuluş, Faik Coşkun, Renan Fosforoğlu, Feridun Çölgeçen, Moris, Volkan Kayhan, Mümtaz Alpaslan, Tarık Şimşek, Ali Demir, Doğan Tamer

SÜRTÜK (1942) "Mahmut Esat Yesari"

 

Romancımız M. Esat Yesari Bernard Shaw'un “Pygmalion” [1]  oyunundan Sürtük adıyla uyarladığı bir filmdir. Oyun 1938 yılında “Pygmalion” adıyla İngiltere’de komedi filmi olarak gösterime girmiştir. 

Yönetmen: Adolf Körner, Senaryo: Refik Kemal Arduman, Görüntü Yönetmeni: Necati Tözüm, Yapım: Ha-Ka Film / Halil Kamil

Oyuncular: Refik Kemal Arduman, Halide Pişkin, Zehra Yumsel, Avni Dilligil, Muazzez Arçay, Mümtaz Ener, Hulusi Kentmen, Reşit Baran

Konu: Sokaklarda şarkı söyleyerek hayatını devam ettiren amatör şarkıcı Naciye, ünlü bir gazino sahibi tarafından keşfedilir. Gazino patronu Ekrem, Naciye'nin amatörlüğüne rağmen onu mekânında assolist yapmak konusunda kararlıdır. Naciye de bu teklifi kabul eder ve Ekrem tarafından ayarlanan bir piyanistten müzik dersleri almaya başlar. Ancak kısa zaman sonrasında öğretmenine âşık olduğunda ve o da bu aşka karşılık verdiğinde Ekrem sorun yaratmaya başlar. Ekrem, Naciye'yi keşfetmenin verdiği sahip olma içgüdüsüyle bu aşka karşı çıkar, bunun sonrasında da ikili gazinodan ayrılıp başka mekânlarda iş aramaya başlar. Ancak Ekrem'in vazgeçmeye niyeti yoktur, zira her gittikleri mekânda bu güçlü adamın gölgesini hissedeceklerdir



[1] Mitolojiden esinlenerek yazılmış, hayatımıza dâhil olmuş öykülerden biri de Pygmalion’dur. Yarattığı, yetiştirdiği, dönüştürdüğü, değiştirdiği hatta var ettiği karaktere ve kişiye aşık olmanın işlendiği hikayelerin esin kaynağıdır Pygmalion. Yunan mitolojisinde Kıbrıs’ın efsanevi bir figürü olan Pygmalion, bir kral ve heykeltıraştı.

20 Kasım 2024 Çarşamba

AKASYA PALAS (1940) "Mahmut Esat Yesari"

 


Yönetmen: Muhsin Ertuğrul, Senaryo: Necdet Mahfi Ayral, Görüntü Yönetmeni: Cezmi Ar, Yapım: İpek Film / İpekçi Kardeşler

 Oyuncular: Hazım Körmükçü, Cahide Sonku, Vasfi Rıza Zobu, Necdet Mahfi Ayral, Sait Köknar, Perihan Yanal, Muammer Karaca, Refik Kemal Arduman, Kadri Ögelman

 Konu: Ayazpaşa'da bir köşkte oturan Kâmil ve Kami iki kardeştir. Kâmil'e aitken Kami'nin kullandığı bir eşyanın Akasya Palas Oteli'nden eve gönderilip Kâmil'in eşine verilmesi dolayısıyla Pakize, kocasının çapkınlığından şüphelenerek arkadaşı Mevhibe'nin yardımıyla onun kendi ağzından yazdığı bir mektupla kocasına Boğaziçi'nde Akasya Palas Oteli'nde randevu verir. Bu mektubu Kâmil arkadaşı Sezai'ye ve Doktor Bedri'ye okur ve Zeynel'e gösterir. Sezai mektubun kendisine ait olması gerektiğini ve yanlışlıkla Kâmil'e gönderilmiş bulunduğunu düşünür, Zeynel ise karısı Mevhibe'nin yazısını tanır. 

… Otelde ve patronun bir iş için gönderdiği köşkte Cafer'in görülmesi ve Kâmil'in yerine konması, otel sahipleriyle densiz Sezai'yi, kıskanç Zeynel'i, savruk Kami'yi, şaşkın Cafer'i ve mütecessis Pakize ile Mevhibe'yi, kendileri için unutulmayacak bir ders oluşturacak, fakat sonunda hepsini de temize çıkaran olaylarla karşılaştırır. Olayların çözüm noktası, Kâmil'le benzeri Cafer'in karşı karşıya gelmeleridir. 


SÖZ BİR ALLAH BİR (1933) "Mahmut Esat Yesari"

 

       Yönetmen: Muhsin Ertuğrul, Senaryo: Nazım Hikmet Ran, Operatör:  Cezmi Ar, Yapım: İpek Film / İpekçi Kardeşler

       Oyuncular: Hazım Körmükçü, Vasfi Rıza Zobu, Melek Tayfur, Cahide Sonku, Bedia Muvahhit, Muammer Karaca, İsmail Galip Arcan, Necla Sertel, Semiha Berksoy, Mahmut Moralı, Necdet Mahfi Ayral.    

    Konu: adan evli kadınlarla düşüp kalkan bir avukattır. Teyzesi onu da bu durumdan kurtarıp evlendirmek ister. Şadan ise evlilikten korkar. İlkin Büyükada'da kaldığı otelde bir feminist kadınla konuşup tartıştıktan sonra, arkadaşı Arnavut Piştovzade Debreli Recep'in nişanlısı Leyla'ya göz koyar. Recep'i de ertesi gün Mis Sokağı'ndaki garsoniyerinde kendisini bekleyecek evli bir kadın olan Ayten'i görüp artık kendisinin bu işlerden el etek çektiğini söylemek üzere görevlendirir. Recep bu işi görmeye bir kere söz vermiş bulunur.

      Recep kadının oyununa gelerek onunla kalmaya ve bu sırrı kimseye açıklamamaya söz verir. Ayten'in kocası Şerafettin polislerle birlikte baskın yapar; Recep'i büründüğü havlu ve başına koyduğu hamam tasıyla karakola götürürler. Orada karı koca ayrılmayı kararlaştırırlar. (Kyn Âlim Şerif Onaran “Muhsin Ertuğrul’un Sineması”)

 



[1] Bu filmin konusu Mahmut Yesari'nin uyarladığı M. Hennequin ve P. Weber'in bir vodvili olan ' Et moi j'dia qu'elle ta fait de l'oeil ' (Sana göz kırptı derim ) eserinden alınmıştır. (Prof. Dr. Âlim Şerif Onaran)

MAHMUT ESAT YESARİ (1895- 1945)

 

Romancısı ve oyun yazarı.   On sekizinci yüzyılın son yarısında şöhret bulmuş hattatlarımızdan Mehmed Esat Efendi, sol eliyle yazdığından dolayı Yesari lakabıyla anılırdı. Mahmud Yesari, İstanbul Lisesini bitirdi. Güzel Sanatlar Akademisinde okudu. Bu sırada Birinci Dünya Harbi çıktı. Bunun üzerine askere alındı. Dönüşünde Diken Dergisi’nde karikatürist olarak gazeteciliğe başladı. Sonra Kelebek adlı edebiyat ve mizah dergisini çıkardı. Oyunlar yazmaya başladı. Daha sonra roman ve hikâyeler yazdı. 

Oyunlarından çoğu, Darülbedayi (konservatuvar) tarafından temsil edilmiştir. Gazetelerde, piyeslere ve temsillere ait tenkitleri çıkmış, birçok fıkraları yayınlanmıştır. Anlaşılan bir dili ve usta bir anlatımı vardır. Hayatının sonuna kadar çeşitli dergi ve gazetelerde yazı hayatını sürdürdü. 1945’te verem tedavisi gördüğü Yakacık Sanatoryumunda vefat etti. ([1])

Eserlerinden bazıları 

Roman: Çoban Yıldızı (1925), Çulluk (1927), Pervin Abla (1927), Kırlangıçlar (1930), Su Sinekleri (1932), Bahçemde Bir Gül Açtı (1932), Tipi Dindi (1933), Yakut Yüzük (1937), Gece Yürüyüşü (1944)

Öykü: Yakacık Mektupları (1938), Bağrı Yanık Ömer, Geceleyin Sokaklar…

Oyunlar: Tablo, Asri Hülyalar, Bekir’in Rüyası, Ayrı Oda, Çürük Merdiven, Sancağın Şerefi, Sürtük, Telli Turna, Hanife Hanım Hizmetçi Arıyor, Serseri… Ve daha pek çok hikâye, elliden fazla piyes ve yirmi beş roman yazdı.

 



[1] https//www.turkedebiyati.org/mahmud-yesari/

18 Kasım 2024 Pazartesi

TOROS ÇOCUĞU (1946) "M. Şevki Yazman"

 




Yönetmen- Senaryo: Şadan Kâmil, Yapım: Ha-Ka Film / Şadan Kâmil

Oyuncular: Mustafa Bilgetekin, Nevin Aypar, Cahit Irgat, Orhan Elmas, Müfit Kiper, Vedat Karaokçu, Yaşar Özsoy  

 Konu: Filmde Avrupa'da tahsilini gördükten sonra Türkiye'ye dönen ve memleketine yararlı bir şeyler yapmaya çalışan bir mühendisin hikâyesi konu edilir 

M. ŞEVKİ YAZMAN (1896- 1974)

 

Asker, yazar, mühendis. Elâzığ Askerî Rüştiyesinde (ortaokul) ve Kuleli Askerî Lisesinde okudu. Harp Okulu (1924) ve İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Elektrik ve Makine Enstitüsü (1931) mezunu. Birinci Dünya Savaşı ile Millî Mücadele’ye katıldı. Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde yüksek mühendis ve istihkâm albayı olarak görev yaptı. 1950-54 yılları arasında Elazığ milletvekili olarak parlamentoda bulundu. Anı-tarih kitaplarının yanında öykü ve romanlar yazdı, çeviriler yaptı.

Eserleri

Roman: Toros Çocuğu (1943).

Öykü: İlk Kurşun (1936), Bölüğün Oğlu (1944).

Anı-Tarih: Mehmetçik Avrupa’da (1928), İstiklal Savaşı Nasıl Oldu (1934), Türk Çanakkale (1938).

ZAMBAKLAR AÇARKEN (1973) "Kerime Nadir"

 

Yönetmen-Senaryo: Nejat Saydam, Görüntü Yönetmeni: Melih Sertesen, Yapım: Acar Film / Murat Köseğlu 

  Oyuncular: Filiz Akın, Kartal Tibet, Aytaç Arman, Suzan Avcı, Nuri Altınok, Ekrem Dümer, Yadigâr Ejder, Renan Fosforoğlu, Aynur Aydan, Nezihe Güler, Hüseyin Salıcı, Abdullah Şahin, Vahit Volkan, Başak Gürsoy, Ahmet Açan, İsmail Varol,  

  Konu: Bir kadınla kayınpederi arasında yaşanan gizli aşk ilişkisi anlatılır. Roma’da üniversite okuyan Mete, babası Oğuz’a bir mektup gönderir. Bir model olan kız arkadaşı Perran ile yıldırım nikâhıyla evlendiğini yazar. İş dolayısıyla İstanbul’a gelen Perran ile ilgilenmesini rica eder. Oğuz, gelinini köşkünde ağırlar. Oğlu kendinden habersiz evlendiği için ilk başlarda Perran’a sert davranır. Ancak zamanla çok yakın arkadaş olurlar. Mete, Roma’dan dönene kadar beraber vakit geçirirler. Ne var ki bu yakınlaşma ikisi arasında yasak bir aşkın başlamasına sebep olacaktır. (Meltem İşler Sevindi -TSA)

DERT BENDE (1973) "Kerime Nadir"

 


Yönetmen: Orhan Elmas Senaryo: Bülent Oran, Görüntü Yönetmeni: Çetin Tunca, Yapım: Sine Film

 Oyuncular: Türkan Şoray, Mesut Engin, Muzaffer Yenen, Esin Engin, Muammer Gözalan, Murat Soydan, Muzaffer Yenen, Ali Demir

 Konu: Film, aynı erkeği seven iki kız kardeşin hikâyesini anlatır. Tarık ile Fatma, birbirlerine ilk görüşte âşık olmuştur. Tesadüfen Tarık’la karşılaşan Süreyya da Tarık’a âşık olur. Tarık görev gereği Amerika’ya gider. Tarık’tan önce Fatma ile nişanlanmak üzere olan Bülent, Tarık’ın yokluğunda Fatma’nın kalbini yeniden kazanır. Fatma bu durumu Tarık’a mektupla anlatmak ister. Süreyya ise, Fatma’nın yerine Tarık’a aşk mektupları yazmaya başlar. Fatma ile Bülent’in düğün gününde, Tarık Amerika’dan dönecektir.

SUYA DÜŞEN HAYAL (1972) "Kerime Nadir"

 

Yönetmen: Orhan Elmas, Ahmet Üstel’in senaryosundan sinemaya aktarılan Kerime Nadir’in 1964‘de yazdığı 18’inci romanı. Kameraman: Kenan Kurt, Yapım: Barlık Film / Necdet Barlık

Oyuncular: İzzet Günay, Zuhal Aktan, Seyyal Taner, Salih Güney, Turgut Özatay, Reha Yurdakul, Yılmaz Gruda, Nevin Nuray, Sedef Ecer

Konu: Filmde, bir gazetecinin araştırdığı cinayet davası konu edilir. Gazeteci Burhan, bir haber için gittiği Almanya’dan dönmektedir. İstanbul’a geldiğinde, aynı kompartımanda yolculuk yaptığı genç kadın ölmüştür. Cesedi polise teslim eden Burhan, soruşturmaya dâhil olmuştur. Ölüm, zehirlenme sonucunda gerçekleşmiştir. Ölen kadın, Burhan’ın kardeşi Bülent’in kız arkadaşına çok benzemektedir. İfade sonucunda iki kadının kardeş olduğu, Zagrep’te yaşayan maktulün, kız kardeşini görmek için İstanbul’a geldiği ortaya çıkar. Polis cinayeti aydınlatmaya çalışırken olayın çapı genişler. Burhan’ın ailesi de işin içindedir.

 

SİSLİ HATIRALAR (1972) "Kerime Nadir"

 

Yönetmen: Nejat Saydam, Senaryosunu Bülent Oran’ın yazdığı Kerime Nadir romanı Sisli Hatıralar’dan ikinci kez uyarlanan film de yine Melih Sertesen tarafından görüntülenir. Yapımcılığını Acar Film adına Murat Köseoğlu üstlenir. Ancak bu sefer oyuncu kadrosu değişmiştir. 

    Oyuncular: Türkan Şoray, Tarık Akan, Metin Serezli, Yalçın Gülhan, Rafet Gülerman, Nazan Adalı, Erdoğan Seren, Nazan Adalı, Zeki Sezer, Nezihe Güler

     Konu: Filmde, aynı kadına âşık olan üç adamın yaşadıkları anlatılır. İş adamı Atıf ve ortağı Timur, ünlü oyuncu Dürrin Arbel’e âşıktır. İki arkadaş Dürrin’i elde edebilmek için sürekli çekişirler. Ancak Dürrin ne Atıf’a ne de Timur’a ilgi göstermez. Bir gün Atıf, müzisyen olan arkadaşı Hakan’ı Dürrin ile tanıştırır. Dürrin ve Hakan birbirlerine âşık olurlar. Bir süre sonra Atıf, Hakan ve Dürrin arasındaki ilişkiyi öğrenir. Dürrin’i elde edebilmek için önce Timur’dan kurtulmaya çalışır. Daha sonra Timur, Hakan’la Dürrin’i ayırmaya çalışacaktır.