Translate

10 Nisan 2020 Cuma

BODRUM HAKİMİ (1976) Erdoğan Tokmakçıoğlu


 ”ASLA VE DAİMA” Yönetmen:  Türkan Şoray, Senaryo: Safa Önal, Kameraman: Çetin Tunca, Müzik: Cahit Berkay, Yapım: Akün Film/İrfan Ünal

Oyuncular: Türkan Şoray, Kadir İnanır, Mahmut Hekimoğlu, Kadir Savun, Nubar Terziyan, Yıldırım Gencer, Tarık Şimşek, Yavuz Selekman

Konu: Bir sahil kasabasına tayin edilen genç ve güzel hâkim kasabanın sevip saydığı, ağa bildikleri Ömer Bey’in işlerini karıştırmış ve tüm dikkatleri üzerine çekmiştir. Fakat Ömer Bey genç kadına âşık olmuş ve yaptıklarına ses çıkaramamıştır. Zamanla genç hâkim de Ömer'e sevdalanır fakat beraber olmalarına büyük bir engel vardır.

& Filmin ilk karelerinden sonra Bodrum garajına giren Birlik İnanç otobüsünün kapısı açılıyor. İlk birkaç yolcudan sonra Türkan Şoray iniyor. Salonda seyirci nefesini tutmuştur. Bir buluşmadır bu, iki yıla yaklaşan bir ayrılıktan sonra... Türkan Şoray, eskisi kadar, eskisinden de güzeldir... Özlemiştir seyirci Şoray'ı, kendine özgü havasıyla, oyunuyla... İlişki hemen kurulur, yeni baştan ve sonuna dek kopmaz bir daha... Şoray sinemaya dönüşünü başarıyla gerçekleştirmiştir.

Film ise bu arada baştan sona dek değişik bir grafık izlemekte, inişler çıkışlar göstermektedir: Bodrum'a hâkim olarak atanan Nevin'le yörenin güçlü kişisi, "ağası" Ömer Bereketoğlu arasındaki ilişkinin öyküsüdür bu... Hâkim Nevin, bu ilk görevinde işini ciddilikle, dürüstlükle uygulamaya, yasaların tüm gereklerini yerine getirmeye çalışır... Bu yasalar kendisini güçlü Ömer Bereketoğlu ile karşı karşıya getirdiğinde bile duraksamaz... Bereketoğulları, çok eski bir ailedir yörede... Civardaki gölden geniş arazilere, kasabanın otellerinden - dükkanlarına, çok şeyin sahibidirler... Ömer, "modern" ve "çağdaş" bir ailedır... Okumuştur, Avrupa'yı bilir, kent delikanlıları gibi giyinir, yaşar. Kasabalıdan aldıklarını, ailesinin geleneğine uygun olarak ödemeye çalışır: Okullar, hayratlar yaptıracak, düğünler, sünnetler düzenleyerek, yoksulları giydirererek... Bu iki kişilik değişik konumları içinde birbirlerini çekerler. Hâkim hanımın Ömer Ağa'yla savaşırnı, bir aşk öyküsüne dönüşür... Ama Ömer, ne denli iyi de olsa bir ağadır, ağalığını sürdürmek için günahlar işlemiş, elini kana bile , bulamıştır... Aşk sonunda bir "olanaksız sevgi"ye dönüşür...

"Bodrum Hâkimi", güzel bir aşk filmidir. Sinema seyircisi için en etkili temalardan biri olduğu bilinen "olanaksız aşk" motifi ustalıkla kullanılmıştır... Çekim, çevrenin, çevre insanlarının fon olarak kullanılışı, akıcı bir kurgu, başarılı bir görüntü ve müzik çalışması, özlenmiş ve bu özlemi gerçek bir oyun gücü sergilediği rolüyle gideren bir Türkan Şoray'ın yanı sıra, diğer oyuncular da iyidir... Fotoroman edebiyatının klasik bazı öğelerini taşıyan öyküye katılan ve ustaca kullanılan çevre, yaz özlemlerini yansıtan Bodrum kasabası, kasabanın halk ve bürokrasi kesiminden kişilerle bir yazın sorumsuzluğu içinde eğlenen yerli-yabancı turistlerin çelişkisi gibi öğeler, filme belli bir gerçeklik kazandırmışlardır...İki sevdalının kıyılar boyunca yaptıkları "mavi yolculuk" kimin düşlerine girmez, kim kendini onların yerine koymaz? Cahit Berkay'ın Akdeniz temaları taşıyan müziğinin katkısı da önemlidir. "Bodrum Hâkimi", bu haliyle Türk sinemasının son yıllardaki en iyi aşk filmlerinden biridir denebilir...

Ama "Bodrum Hâkimi", aynı zamanda kaçırılmış fırsatların, ziyan edilmiş bir konunun da filmidir... Ömer ağaya ve Bereketoğulları’nın göl sahipliğine yaklaşım, Türk toplumsal gerçeğine çok ilginç ve önemli bir bakış fırsatı getirebilirdi. Ömer ağanın halkça benimsenmiş, gerekliliğine, yararına inanılmış kişiliği, ağalık kurumuna sayısız yerli filmde klişe haline getirilmiş "Zalim ağa" tipinden daha gerçekçi bir yaklaşımdı... 1960 devriminden sonra, Milli Birlik Komitesi'nce yerlerinden sürülen 50 küsur Doğu ağası, bir süre sonra, hem de halkın çoşkun karşılayışı içinde yerlerine dönmediler mi? Göl sahipliği ise, yakın tarihin gerçek ve ilginç bir olayını, bir eski CHP genel sekreterinin adının karıştığı Bafa Gölü 'olayının öyküsünü düşündürmektedir. Film, bir yere dek tüm bu konuları deşecek, önemli toplumsal bildiriler taşıyacak gibi gözükmektedir. Ama umutlar çabucak kırılmakta, tüm umut verici öğeler, olgular, değinişler, aşk öyküsüne gerekli zemini hazırladıktan sonra sahneyi terk etmektedirler... Yapımcı İrfan Ünal, senaryocu Safa Önal, yönetmen Türkan Şoray, düzeyli bir aşk filmi, etkili bir sevda öyküsü yapmış olmanın huzurunu duyabilirler kuşkusuz... Ama aynı kişiler, "Bodrum Hâkimi" öyküsünün getirdiği çok ilginç yaklaşımları ziyan etmiş olmanın üzüntüsünü de belli ölçüde taşımak zorundadırlar... Türkiye'deki bugünkü sansür düzeni ve anlayışı egemen olmasaydı, kim bilir, "Bodrum Hâkimi" de sinemamızın uluslararası düzeyde övünebileceği yapıtlarından biri olarak ortaya çıkabilirdi... (Atilla Dorsay, “Sinemamızın Umut Yılları”, syf, 251)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder