”ASLA VE DAİMA” Yönetmen: Türkan Şoray, Senaryo: Safa Önal, Kameraman: Çetin
Tunca, Müzik: Cahit Berkay, Yapım: Akün Film/İrfan Ünal
Oyuncular: Türkan Şoray, Kadir İnanır, Mahmut
Hekimoğlu, Kadir Savun, Nubar Terziyan, Yıldırım Gencer, Tarık Şimşek, Yavuz
Selekman
Konu: Bir sahil kasabasına tayin edilen genç ve güzel hâkim kasabanın
sevip saydığı, ağa bildikleri Ömer Bey’in işlerini karıştırmış ve tüm
dikkatleri üzerine çekmiştir. Fakat Ömer Bey genç kadına âşık olmuş ve
yaptıklarına ses çıkaramamıştır. Zamanla genç hâkim de Ömer'e sevdalanır fakat
beraber olmalarına büyük bir engel vardır.
& Filmin ilk karelerinden sonra
Bodrum garajına giren Birlik İnanç otobüsünün kapısı açılıyor. İlk birkaç
yolcudan sonra Türkan Şoray iniyor. Salonda seyirci nefesini tutmuştur. Bir buluşmadır
bu, iki yıla yaklaşan bir ayrılıktan sonra... Türkan Şoray, eskisi kadar,
eskisinden de güzeldir... Özlemiştir seyirci Şoray'ı, kendine özgü havasıyla,
oyunuyla... İlişki hemen kurulur, yeni baştan ve sonuna dek kopmaz bir daha...
Şoray sinemaya dönüşünü başarıyla gerçekleştirmiştir.
Film ise bu arada baştan sona dek değişik bir grafık izlemekte,
inişler çıkışlar göstermektedir: Bodrum'a hâkim olarak atanan Nevin'le yörenin
güçlü kişisi, "ağası" Ömer Bereketoğlu arasındaki ilişkinin öyküsüdür
bu... Hâkim Nevin, bu ilk görevinde işini ciddilikle, dürüstlükle uygulamaya,
yasaların tüm gereklerini yerine getirmeye çalışır... Bu yasalar kendisini
güçlü Ömer Bereketoğlu ile karşı karşıya getirdiğinde bile duraksamaz...
Bereketoğulları, çok eski bir ailedir yörede... Civardaki gölden geniş
arazilere, kasabanın otellerinden - dükkanlarına, çok şeyin sahibidirler... Ömer,
"modern" ve "çağdaş" bir ailedır... Okumuştur, Avrupa'yı
bilir, kent delikanlıları gibi giyinir, yaşar. Kasabalıdan aldıklarını, ailesinin
geleneğine uygun olarak ödemeye çalışır: Okullar, hayratlar yaptıracak,
düğünler, sünnetler düzenleyerek, yoksulları giydirererek... Bu iki kişilik
değişik konumları içinde birbirlerini çekerler. Hâkim hanımın Ömer Ağa'yla
savaşırnı, bir aşk öyküsüne dönüşür... Ama Ömer, ne denli iyi de olsa bir
ağadır, ağalığını sürdürmek için günahlar işlemiş, elini kana bile , bulamıştır...
Aşk sonunda bir "olanaksız sevgi"ye dönüşür...
"Bodrum Hâkimi", güzel bir aşk filmidir. Sinema seyircisi
için en etkili temalardan biri olduğu bilinen "olanaksız aşk" motifi
ustalıkla kullanılmıştır... Çekim, çevrenin, çevre insanlarının fon olarak
kullanılışı, akıcı bir kurgu, başarılı bir görüntü ve müzik çalışması, özlenmiş
ve bu özlemi gerçek bir oyun gücü sergilediği rolüyle gideren bir Türkan
Şoray'ın yanı sıra, diğer oyuncular da iyidir... Fotoroman edebiyatının klasik
bazı öğelerini taşıyan öyküye katılan ve ustaca kullanılan çevre, yaz
özlemlerini yansıtan Bodrum kasabası, kasabanın halk ve bürokrasi kesiminden
kişilerle bir yazın sorumsuzluğu içinde eğlenen yerli-yabancı turistlerin
çelişkisi gibi öğeler, filme belli bir gerçeklik kazandırmışlardır...İki
sevdalının kıyılar boyunca yaptıkları "mavi yolculuk" kimin düşlerine
girmez, kim kendini onların yerine koymaz? Cahit Berkay'ın Akdeniz temaları
taşıyan müziğinin katkısı da önemlidir. "Bodrum Hâkimi", bu haliyle
Türk sinemasının son yıllardaki en iyi aşk filmlerinden biridir denebilir...
Ama "Bodrum Hâkimi", aynı zamanda kaçırılmış fırsatların,
ziyan edilmiş bir konunun da filmidir... Ömer ağaya ve Bereketoğulları’nın göl
sahipliğine yaklaşım, Türk toplumsal gerçeğine çok ilginç ve önemli bir bakış
fırsatı getirebilirdi. Ömer ağanın halkça benimsenmiş, gerekliliğine, yararına
inanılmış kişiliği, ağalık kurumuna sayısız yerli filmde klişe haline
getirilmiş "Zalim ağa" tipinden daha gerçekçi bir yaklaşımdı... 1960
devriminden sonra, Milli Birlik Komitesi'nce yerlerinden sürülen 50 küsur Doğu
ağası, bir süre sonra, hem de halkın çoşkun karşılayışı içinde yerlerine
dönmediler mi? Göl sahipliği ise, yakın tarihin gerçek ve ilginç bir olayını,
bir eski CHP genel sekreterinin adının karıştığı Bafa Gölü 'olayının öyküsünü
düşündürmektedir. Film, bir yere dek tüm bu konuları deşecek, önemli toplumsal
bildiriler taşıyacak gibi gözükmektedir. Ama umutlar çabucak kırılmakta, tüm
umut verici öğeler, olgular, değinişler, aşk öyküsüne gerekli zemini hazırladıktan
sonra sahneyi terk etmektedirler... Yapımcı İrfan Ünal, senaryocu Safa Önal,
yönetmen Türkan Şoray, düzeyli bir aşk filmi, etkili bir sevda öyküsü yapmış
olmanın huzurunu duyabilirler kuşkusuz... Ama aynı kişiler, "Bodrum Hâkimi"
öyküsünün getirdiği çok ilginç yaklaşımları ziyan etmiş olmanın üzüntüsünü de
belli ölçüde taşımak zorundadırlar... Türkiye'deki bugünkü sansür düzeni ve
anlayışı egemen olmasaydı, kim bilir, "Bodrum Hâkimi" de sinemamızın
uluslararası düzeyde övünebileceği yapıtlarından biri olarak ortaya
çıkabilirdi... (Atilla Dorsay, “Sinemamızın Umut Yılları”, syf, 251)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder