Senaryo ve Reji: Nejat Saydam Müzik: Cahit Berkay, Türküler ve Fon Müziği:
Şahin Gültekin, Kamera: Melih Sertesen,
Hikmet Tülek, Mehmet Erseven, Reji Asistanı: Namık Karakılıç, Operatör
Asistanı: Tosun Bayrı, Set: Hikmet Tülek, Mehmet Erseven, Dekorlar: Fethi İnan,
Işıklar: Fehmi Eryılmaz, Ahmet Ateş, Montaj: Özdemir Arıtan, Negatif Montaj:
Ali Berkan, Senkron: Arif Özalp, Taner Oğuz, Laboratuvar: Mihal İskarpetis,
Recai Karataş, Tanaş Petridis, Prodüksiyon Amiri: Melih Üstüngör, Sesleri Alan:
Tuncer Aydınoğlu, Yapım: Acar Film/Murat Köseoğlu
Oyuncular: Fikret
Hakan (kaymakam), Selda Alkor (Hatçe), Reha Yurdakul (Yüzbaşı Ekrem), Suzan
Avcı (Çukurovalı Afet), Nuri Altınok (Deli çavuş), Sami Hazinses (Kâtip), Osman
Alyanak (Av. Şeref Akar), Atıf Kaptan (Mahmut), Hüseyin Baradan (Yılanoğlu),
Ali Şen (Karamuratoğlu), Semra Yıldız, İsmail Varol, Fethi İnan, Ahmet
Şimşek, İbrahim Seven, Vahit Volkan
(köylü), Sabahat Işık, Mustafa Yavuz (Otelci), Küçük Yıldız: Müslim Er
Konu:
Kar yüzünden yolları kapanan çevre ile ilgisi kesilen bir kasabaya,
civarda ki bir akıl hastanesinden kaçıp gelerek biri kaymakam diğeri hâkim
sanılan iki akıl hastasının, idareyi ele alarak çarpık bir düzenin hüküm
sürdüğü kasabada tüm dengeleri bozmasını, kasabayı kontrol altında tutan tüm
çıkar ilişkilerine çomak sokmasını anlatır'.
Saydam'ın filminde oyuna uygun olarak-
yolların açılması ile kasabaya gelen jandarma, akıl hastası kaymakamı hastaneye
götürür.
& Buzlar çözülmeden 1965 ve 1986 yıllarında iki kez
sinemacılar tarafından ele alınır. Nejat
Saydam'ın senaryosunu yazıp yönettiği ilk “Buzlar Çözülmeden” olsun, Osman F.
Seden - Kartal Tibet ikilisinin senaryosundan hareketle Kartal Tibet'in çektiği
“Deli Deli Küpeli” olsun, Başkut’un oyunu ile aynı çizgiyi izler. ("Buzlar
Çözülmeden" bu isim altında senaryolaştırılmıştır)
Tibet'in
filminde ise yolların açılma haberini alan kaymakam 'düzeltilecek yeni yerlere'
gitmek üzere kasabadan ayrılır. "Toplum yönetiminde ne mucizeye ne de
dehaya ihtiyaç olmadığını iyi niyet ve bir dürüst davranışın çok defa her şeyi
başarmaya yettiğini göstermek ister. Film başarıyı delilere nasip etmekle
akıllı geçinen toplumun hicvini yaparken; Saydam'ın filminde oyunun
komediliğinden dramatik yapıya eklenen serüven unsuru ile (finalde kaymakamın,
kasaba ileri gelenlerinin tuttuğu eşkıya ile çatışması vb.) uzaklaşılmıştır.
Fikret Hakan, dikkat çekici, abartılı oyunu ile bu tutuma destek verir. (Orhan Ünser, “Kelimelerden Görüntüye”
syf, 52)
& "Buzlar Çözülmeden” komedisindeki şahısları
başka isimler altında ya tanırız ya biliriz yahut işitmişizdir. Bunların en
önemlisi tabii kaymakamdır. Onun kıyafeti deyince gözlerimin önüne uzun
çizmeleri, kapalı yakalı, büyük düğmeli ve dışarıdan cepli ceketi, bunun
üstünde yakası kürklü, kalın kumaştan paltosu ve nihayet kalpağı ile esindeki
kamçısı geliyor. Hemen her zaman sinirli gibidir. Zaman zaman sesi
şiddetle yükselir, bakışları tuhaflaşır ve gene zaman zaman ceketinin yakası
çok dar geliyormuş gibi sağ elini bu yaka ile boynu arasına sokarak daha rahat
nefes almaya çalışır. Ceketinin yakası dar değildir ama, bu onun vazgeçilmez
bir hareketidir...
Cevat Fehmi Başkut'un Küçük Şehir'den sonra ilk kez yeniden
bir kasaba toplumunu ele aldığı oyunu Buzlar Çözülmeden oldu. 1960 devriminden esinlenerek yazdığı bu
oyunda yazar sömürüye, çeşitli yolsuzluklara karşı en iyi çarenin iyi niyetli
bir otorite idaresi olduğunu ima etmiştir. Kışın çevresi ile tüm ilintileri
kesilen bir Doğu Anadolu kasabasına, Kaymakam olduğunu iddia eden uyanık bir
genç ve birkaç arkadaşı gelirler. Tek yetkili olarak tüm sorumlulukları
yüklenir ve kötülüklerle mücadele ederler. Ülkücü Kaymakam kısa bir süre içinde
ihtikara, zorbalığa son verir. Dürüst ve cesur bir yönetime susamış olan halk
yeni Kaymakam'ın yanında yer alır. Zarara girmiş olanlar ise pusuya yatarlar. Oyun buruk bir ironi ile son
bulur.
Kaymakam
ve arkadaşlarının akıl hastanesinden kaçan akıl hastaları oldukları ve ulaşımın
kesilmesinden yararlanarak kendilerini bir süre Devrim Hükümetinin yetkili
kişileri gibi gösterdikleri anlaşılır. Kaymakam'ın, zorbaların baskısından
kurtardığı halk mahzundur artık:
«Hatice
- Şimdiye kadar bizi akıllılar idare etti de iyi mi oldu Bey? Biraz da deliler idare etsinler. Onun bize.
yaptığı iyilikleri unutmayacağız. Onun gibi yiğit adam, onun gibi iyi adam onun
gibi fıkara babası görmedik." (Son Sahne)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder