Translate

9 Nisan 2020 Perşembe

BUZLAR ÇÖZÜLMEDEN (1965) - C. F. Başkurt


Senaryo ve Reji: Nejat Saydam Müzik: Cahit Berkay, Türküler ve Fon Müziği: Şahin Gültekin,  Kamera: Melih Sertesen, Hikmet Tülek, Mehmet Erseven, Reji Asistanı: Namık Karakılıç, Operatör Asistanı: Tosun Bayrı, Set: Hikmet Tülek, Mehmet Erseven, Dekorlar: Fethi İnan, Işıklar: Fehmi Eryılmaz, Ahmet Ateş, Montaj: Özdemir Arıtan, Negatif Montaj: Ali Berkan, Senkron: Arif Özalp, Taner Oğuz, Laboratuvar: Mihal İskarpetis, Recai Karataş, Tanaş Petridis, Prodüksiyon Amiri: Melih Üstüngör, Sesleri Alan: Tuncer Aydınoğlu, Yapım: Acar Film/Murat Köseoğlu

Oyuncular:  Fikret Hakan (kaymakam), Selda Alkor (Hatçe), Reha Yurdakul (Yüzbaşı Ekrem), Suzan Avcı (Çukurovalı Afet), Nuri Altınok (Deli çavuş), Sami Hazinses (Kâtip), Osman Alyanak (Av. Şeref Akar), Atıf Kaptan (Mahmut), Hüseyin Baradan (Yılanoğlu), Ali Şen (Karamuratoğlu), Semra Yıldız, İsmail Varol, Fethi İnan, Ahmet Şimşek,  İbrahim Seven, Vahit Volkan (köylü), Sabahat Işık, Mustafa Yavuz (Otelci), Küçük Yıldız: Müslim Er

Konu: Kar yüzünden yolları kapanan çevre ile ilgisi kesilen bir kasabaya, civarda ki bir akıl hastanesinden kaçıp gelerek biri kaymakam diğeri hâkim sanılan iki akıl hastasının, idareyi ele alarak çarpık bir düzenin hüküm sürdüğü kasabada tüm dengeleri bozmasını, kasabayı kontrol altında tutan tüm çıkar ilişkilerine çomak sokmasını anlatır'.

 Saydam'ın filminde oyuna uygun olarak- yolların açılması ile kasabaya gelen jandarma, akıl hastası kaymakamı hastaneye götürür.

& Buzlar çözülmeden   1965 ve 1986 yıllarında iki kez sinemacılar  tarafından ele alınır. Nejat Saydam'ın senaryosunu yazıp yönettiği ilk “Buzlar Çözülmeden” olsun, Osman F. Seden - Kartal Tibet ikilisinin senaryosundan hareketle Kartal Tibet'in çektiği “Deli Deli Küpeli” olsun, Başkut’un oyunu ile aynı çizgiyi izler. ("Buzlar Çözülmeden" bu isim altında senaryolaştırılmıştır)
Tibet'in filminde ise yolların açılma haberini alan kaymakam 'düzeltilecek yeni yerlere' gitmek üzere kasabadan ayrılır. "Toplum yönetiminde ne mucizeye ne de dehaya ihtiyaç olmadığını iyi niyet ve bir dürüst davranışın çok defa her şeyi başarmaya yettiğini göstermek ister. Film başarıyı delilere nasip etmekle akıllı geçinen toplumun hicvini yaparken; Saydam'ın filminde oyunun komediliğinden dramatik yapıya eklenen serüven unsuru ile (finalde kaymakamın, kasaba ileri gelenlerinin tuttuğu eşkıya ile çatışması vb.) uzaklaşılmıştır. Fikret Hakan, dikkat çekici, abartılı  oyunu ile bu tutuma destek verir. (Orhan Ünser, “Kelimelerden Görüntüye” syf, 52)

& "Buzlar Çözülmeden” komedisindeki şahısları başka isimler altında ya tanırız ya biliriz yahut işitmişizdir.  Bunların en önemlisi tabii kaymakamdır. Onun kıyafeti deyince gözlerimin önüne uzun çizmeleri, kapalı yakalı, büyük düğmeli ve dışarıdan cepli ceketi, bunun üstünde yakası kürklü, kalın kumaştan paltosu ve nihayet kalpağı ile esindeki kamçısı geliyor.  Hemen her zaman sinirli gibidir. Zaman zaman sesi şiddetle yükselir, bakışları tuhaflaşır ve gene zaman zaman ceketinin yakası çok dar geliyormuş gibi sağ elini bu yaka ile boynu arasına sokarak daha rahat nefes almaya çalışır. Ceketinin yakası dar değildir ama, bu onun vazgeçilmez bir hareketidir...

Cevat Fehmi Başkut'un Küçük Şehir'den sonra ilk kez yeniden bir kasaba toplumunu ele aldığı oyunu Buzlar Çözülmeden  oldu. 1960 devriminden esinlenerek yazdığı bu oyunda yazar sömürüye, çeşitli yolsuzluklara karşı en iyi çarenin iyi niyetli bir otorite idaresi olduğunu ima etmiştir. Kışın çevresi ile tüm ilintileri kesilen bir Doğu Anadolu kasabasına, Kaymakam olduğunu iddia eden uyanık bir genç ve birkaç arkadaşı gelirler. Tek yetkili olarak tüm sorumlulukları yüklenir ve kötülüklerle mücadele ederler. Ülkücü Kaymakam kısa bir süre içinde ihtikara, zorbalığa son verir. Dürüst ve cesur bir yönetime susamış olan halk yeni Kaymakam'ın yanında yer alır. Zarara girmiş olanlar ise  pusuya yatarlar. Oyun buruk bir ironi ile son bulur.

Kaymakam ve arkadaşlarının akıl hastanesinden kaçan akıl hastaları oldukları ve ulaşımın kesilmesinden yararlanarak kendilerini bir süre Devrim Hükümetinin yetkili kişileri gibi gösterdikleri anlaşılır. Kaymakam'ın, zorbaların baskısından kurtardığı halk mahzundur artık:

«Hatice - Şimdiye kadar bizi akıllılar idare etti de iyi mi oldu Bey?  Biraz da deliler idare etsinler. Onun bize. yaptığı iyilikleri unutmayacağız. Onun gibi yiğit adam, onun gibi iyi adam onun gibi fıkara babası görmedik." (Son Sahne)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder