Translate

13 Mart 2020 Cuma

ÜVEY ANA (1971) / Aka Gündüz


Yönetmen  Ülkü Erakalın’ın ikinci “Üvey Ana” çekiminin senaryosunu Bülent Oran, Foto Direktörü: Enver Burçkin, Müzik Direktörü: Metin Bükey, Şarkılar: Sadri Alışık, Belkıs Özener, Reji Asistanı: Handan Adalı, Kamera Asistanı: Hasan Uçar, Set Amiri: Kahraman Kongür, Yardımcıları: Ali Demiralp, Sabri Kara, Işık Şefi: Aslan Yıldız, Renk Uzmanı: Mengü Yeğin, Montaj: Turgut İnangiray, Senkron: Mehmet Özdemir, Negatif Montaj: Sezai Elmaskaya, Laboratuar Şefi: Metin Eren,  Yardımcıları: Hasan Örnek, Abdullah Akdeniz, Selahaddin Kaya, Cihat Demir, Adil Yılmaz, Seslendiren: Yorgo İliadis, Pr odüksiyon Amiri: Nuri Tuğ, Yapım: Kervan Film, yapımcı Ümit Utku.  Film Saner Fi lm stüdyosunda renklendirilmiş ve hazırlanmış, Süperfon stüdyosunda seslendirilmiştir.
Rol alan oyuncular: Zeynep Aksu (Lale), Fatma Karanfil (Gül), Sadri Alışık (Emin), Fikret Hakan (Dr. Ergun), Cavidan Dora, Aliye Rona (Aliye), Aysel Gürel (Aysel), Erol Taş (şoför Osman), Şaziye Moral, Nubar Terziyan (Gazino patronu), Handan Adalı, Sümer Tilmaç, Muazzez Arçay, Nuri Tuğ, Kayhan Yıldızoğlu, Faik Coşkun, Erdinç Akbaş, Faik Coşkun, Merih Deniz, Suna Gülendam, Nuri Tuğ,

 "Lale tuhaflaştı, ilk defa böyle bir şey işitiyordu. Demek öz anası olsa bir şey söyleyemeyecekti, yahut başka şeyler söyleyecekti. Mademki üvey anasıdır, söylememekte beis yoktur.   Anaya söylenmeyen şeyin üvey anaya söylenebileceği fikri niçin…Ve ilk defa kalbi  burkuldu. Demek üvey ana, öz ana kadar sevmez, hissetmez ve benimsemez. Fakat böyle bir üvey ana olduğunu, tahmin etmişti. Büsbütün aksini tahmin etmek için, doktor neler düşünmüştü, neler biliyordu. Doktor filmi göstererek izahat verdi. Lale titreye tireye dinledi." (Kitabın içinden bir bölüm)
Romandan farklı yazılan senaryoda film  şöyle başlar:  Pavyon şarkıcısı olan ve babası belli olmayan bir adamdan çocuk bekleyen kadının durumuna acıyarak onu kocasız ve doğacak çocuğunu da babasız bırakmak istemeyen hayırsever şoför Osman’ın, evlenerek doğan Lale’yi nüfusuna geçirir. Hemen yıllar geçmiş ve Lale fakülteyi bitirmiş diplomasını almıştır. 
 Bu arada babası bildiği ve de hiç bir zaman öğrenemeyeceği baba şoför Osman yaşlanmış ve hastalanarak kati istirahate çekilmek zorunda kalır. Bu durumda Lale iş bulmak zorundadır.
Gazete ilanlarında besteci Emin Bey’in villasında işe başlamak üzere tanışır ve anlaşırlar. Burada neredeyse evlenecek yaşa gelmiş olan Gül’ün (Fatma Karanfil) mürebbiyeliğini yapacaktır. İlk görüşte iki kadın birbirlerini severler, baba Emin Bey’de Lale’nin terbiyesi ve dürüstlüğünden hoşlanmış ve çevresindeki çıkarcı zengin tabakaya mensup bir iki yakın dostlarının karşı çıkmalarına rağmen, kızı Gül’ün de onayı ile mürebbiye Lale ile evlenir. Ancak Gül’ün baş dönmesi gibi bir rahatsızlığı vardır. Fakülteden arkadaşının doktor olan abisi Ergun Bey’e (F. Hakan) Gül’ü muayeneye götürür. Ne var ki yapılan tetkiklerde Gül’ün beyninde ur olduğu tespit edilir. Tek tedavisi Gül’ün şevkat ve sevgi ile günlerini geçirmesidir. Durumu babadan saklayan Lale doktorla telefonla ve mektupla haberleşerek aldığı talimatlarla Gül’ü tedavi eder, Kısa zamanda Gül’ün hastalığı geçmiş normal yaşantısına ve sağlığına kavuşmuştur. Teşekkür etmek üzere doktorun muayenesine giden ve onu öperek kutlamak isterken, bir asılsız ihbar alan Emin Bey tam bu öpme anında yakalar  (türk filmlerinin kaderi)  ve işin aslını astarını öğrenmeden odayı terk eder. Aslında Doktor ve Gül birbirlerini sevmekte ve evlenmek istemektedirler. Bu olaydan sonra artık Lale koca evine dönemeyecektir. Çünkü kovulmuştur. Baba evine giden genç kadın buradan da yaka paça üvey babası tarafından sokaklara atılır. Alkole karşı bağımlılığı her geçen gün artan Lale komaya girerek hastaneye kaldırılır. Hastanedeki doktorların Doktor Ergun Bey’i aramasıyla tüm aile fertleri (Gül, Ergun Bey ve Emin Bey) odaya doluşurlar. Ama artık Lale için her şey çok geçtir. Girdiği komadan çıkamayarak yatağında son nefesini verir.

 Roman özetinden de anlaşılacağı üzere,  Gül verem hastasıdır ve on beş yaşında ölür. Zengin, saygın bir adam olan Emin Bey’in kızı Bibi (Binnaz) yabancı mürebbiyeler tarafından yetiştirilir. 

Emin Bey’in karısı verem hastasıdır. Mürebbiye evin hanımını bir an evvel öldürmek ve yerine geçmek için uğraşmaktadır. Kadın ölür ve mürebbiyenin oyunu ortaya çıkar. Emin Bey kızının artık Türk kültürünü öğrenmesi için yabancı mürebbiyelerin değil de Türk mürebbiyelerin eğitmesini istemektedir. Lale okulunda birinci olur ve herkesin gözüne girer. Emin Bey’în mürebbiyelik için verdiği ilanı görünce başvurur ve kabul edilir.  Olaylar gelişerek devam eder gider.

İzlediğim bu filmin ikinci versiyonunda filmin romanla (Leyla’nın mürebbiyeliği dışında) fazla bir ilişkisinin olmadığını gördüm. Ancak ilk çevirim olan  filmi  izleme olanağım olmadığından, filmin romana ne  kadar uygun olduğu hakkında fikir sahibi olamadım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder