Yönetmen Ülkü Erakalın’ın ikinci “Üvey Ana” çekiminin
senaryosunu Bülent Oran, Foto Direktörü: Enver Burçkin, Müzik Direktörü: Metin
Bükey, Şarkılar: Sadri Alışık, Belkıs Özener, Reji Asistanı: Handan Adalı,
Kamera Asistanı: Hasan Uçar, Set Amiri: Kahraman Kongür, Yardımcıları: Ali
Demiralp, Sabri Kara, Işık Şefi: Aslan Yıldız, Renk Uzmanı: Mengü Yeğin,
Montaj: Turgut İnangiray, Senkron: Mehmet Özdemir, Negatif Montaj: Sezai
Elmaskaya, Laboratuar Şefi: Metin Eren,
Yardımcıları: Hasan Örnek, Abdullah Akdeniz, Selahaddin Kaya, Cihat
Demir, Adil Yılmaz, Seslendiren: Yorgo İliadis, Pr odüksiyon Amiri: Nuri Tuğ, Yapım:
Kervan Film, yapımcı Ümit Utku. Film Saner
Fi lm stüdyosunda
renklendirilmiş ve hazırlanmış, Süperfon stüdyosunda seslendirilmiştir.
Rol alan oyuncular: Zeynep Aksu
(Lale), Fatma Karanfil (Gül), Sadri Alışık (Emin), Fikret Hakan (Dr. Ergun),
Cavidan Dora, Aliye Rona (Aliye), Aysel Gürel (Aysel), Erol Taş (şoför Osman),
Şaziye Moral, Nubar Terziyan (Gazino patronu), Handan Adalı, Sümer Tilmaç,
Muazzez Arçay, Nuri Tuğ, Kayhan Yıldızoğlu, Faik Coşkun, Erdinç Akbaş, Faik
Coşkun, Merih Deniz, Suna Gülendam, Nuri Tuğ,
"Lale tuhaflaştı, ilk defa böyle bir şey
işitiyordu. Demek öz anası olsa bir şey söyleyemeyecekti, yahut başka şeyler
söyleyecekti. Mademki üvey anasıdır, söylememekte beis yoktur. Anaya söylenmeyen şeyin üvey anaya
söylenebileceği fikri niçin…Ve ilk defa kalbi
burkuldu. Demek üvey ana, öz ana kadar sevmez, hissetmez ve benimsemez.
Fakat böyle bir üvey ana olduğunu, tahmin etmişti. Büsbütün aksini tahmin etmek
için, doktor neler düşünmüştü, neler biliyordu. Doktor filmi göstererek izahat
verdi. Lale titreye tireye dinledi." (Kitabın içinden bir bölüm)
Romandan
farklı yazılan senaryoda film şöyle
başlar: Pavyon şarkıcısı olan ve babası
belli olmayan bir adamdan çocuk bekleyen kadının durumuna acıyarak onu kocasız
ve doğacak çocuğunu da babasız bırakmak istemeyen hayırsever şoför Osman’ın,
evlenerek doğan Lale’yi nüfusuna geçirir. Hemen yıllar geçmiş ve Lale fakülteyi
bitirmiş diplomasını almıştır.
Bu
arada babası bildiği ve de hiç bir zaman öğrenemeyeceği baba şoför Osman
yaşlanmış ve hastalanarak kati istirahate çekilmek zorunda kalır. Bu durumda
Lale iş bulmak zorundadır.
Gazete
ilanlarında besteci Emin Bey’in villasında işe başlamak üzere tanışır ve
anlaşırlar. Burada neredeyse evlenecek yaşa gelmiş olan Gül’ün (Fatma Karanfil)
mürebbiyeliğini yapacaktır. İlk görüşte iki kadın birbirlerini severler, baba
Emin Bey’de Lale’nin terbiyesi ve dürüstlüğünden hoşlanmış ve çevresindeki
çıkarcı zengin tabakaya mensup bir iki yakın dostlarının karşı çıkmalarına
rağmen, kızı Gül’ün de onayı ile mürebbiye Lale ile evlenir. Ancak Gül’ün baş
dönmesi gibi bir rahatsızlığı vardır. Fakülteden arkadaşının doktor olan abisi
Ergun Bey’e (F. Hakan) Gül’ü muayeneye götürür. Ne var ki yapılan tetkiklerde
Gül’ün beyninde ur olduğu tespit edilir. Tek tedavisi Gül’ün şevkat ve sevgi
ile günlerini geçirmesidir. Durumu babadan saklayan Lale doktorla telefonla ve
mektupla haberleşerek aldığı talimatlarla Gül’ü tedavi eder, Kısa zamanda
Gül’ün hastalığı geçmiş normal yaşantısına ve sağlığına kavuşmuştur. Teşekkür
etmek üzere doktorun muayenesine giden ve onu öperek kutlamak isterken, bir
asılsız ihbar alan Emin Bey tam bu öpme anında yakalar (türk filmlerinin kaderi) ve işin aslını astarını öğrenmeden odayı terk
eder. Aslında Doktor ve Gül birbirlerini sevmekte ve evlenmek istemektedirler.
Bu olaydan sonra artık Lale koca evine dönemeyecektir. Çünkü kovulmuştur. Baba
evine giden genç kadın buradan da yaka paça üvey babası tarafından sokaklara
atılır. Alkole karşı bağımlılığı her geçen gün artan Lale komaya girerek
hastaneye kaldırılır. Hastanedeki doktorların Doktor Ergun Bey’i aramasıyla tüm
aile fertleri (Gül, Ergun Bey ve Emin Bey) odaya doluşurlar. Ama artık Lale
için her şey çok geçtir. Girdiği komadan çıkamayarak yatağında son nefesini
verir.
Roman
özetinden de anlaşılacağı üzere, Gül
verem hastasıdır ve on beş yaşında ölür. Zengin, saygın bir adam olan Emin
Bey’in kızı Bibi (Binnaz) yabancı mürebbiyeler tarafından yetiştirilir.
Emin Bey’in
karısı verem hastasıdır. Mürebbiye evin hanımını bir an evvel öldürmek ve
yerine geçmek için uğraşmaktadır. Kadın ölür ve mürebbiyenin oyunu ortaya
çıkar. Emin Bey kızının artık Türk kültürünü öğrenmesi için yabancı
mürebbiyelerin değil de Türk mürebbiyelerin eğitmesini istemektedir. Lale
okulunda birinci olur ve herkesin gözüne girer. Emin Bey’în mürebbiyelik için
verdiği ilanı görünce başvurur ve kabul edilir.
Olaylar gelişerek devam eder gider.
İzlediğim bu
filmin ikinci versiyonunda filmin romanla (Leyla’nın mürebbiyeliği dışında)
fazla bir ilişkisinin olmadığını gördüm. Ancak ilk çevirim olan filmi
izleme olanağım olmadığından, filmin romana ne kadar uygun olduğu hakkında fikir sahibi
olamadım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder