Translate

13 Mart 2020 Cuma

SEN DE GİTME TRİYANDİFİLİS (1995) / Ayla Kutlu


– Yönetmen: Tunç Başaran, Senaryo: Ayla Kutlu, Macit Koper, Tunç Başaran, Eser: Ayla Kutlu, Görüntü Yönetmeni: Colin Mounier, Sanat Yönetmeni: Suna Çiftçi, Kurgu: Hilmi Güver, Müzik: Yalçın Tura, Yapım: Magnum Film Ltd./Jale Başaran   (Türk-Fransız-Yunan Ortak Yapımı)

Oyuncular: Işık Yenersu (Sultan), Fikret Hakan (M.Antoine), Olivia Bonnamy (Triandaphilis), Meriç Başaran, Cezmi Baskın, Laurent Gauthier, Ruhi Sarı,  Cengiz Sezici

KONU: 1930'lu yıllarda Antakya'da Rum kökenli ailesi ve Türk bakıcısı Sultan'la yaşayan Triyandafilis'in sevgi dolu öyküsü. Baba Antuan'ın (Fikret Hakan), çocukları içinde en sevdiği büyük kızı, güzeller güzeli Triyandafilis'tir (Olivia Bonamy). Ne acı ki bu güzel kızın aile içindeki tek sorunu geri zekâlı olmasıdır. Bu nedenle Mösyö Antuan'ın en büyük korkusu kızının evden kaçıp kaybolmasıdır. Triyandafilis'in herşeyi ile sorumlu olan bakıcısı Sultan (Işık Yenersu), onunla bir ana-kız ilişkisi içindedir. Triyandafilis, günün birinde, penceresinden gördüğü Fransız askeri Pierre'e aşık olur. Ne varki Fransız birlikleri ülkeden çekilme kararı alınca aşık olduğu asker de memleketine gitmek zorunda kalır. Genç kız evden kaçıp Pierre'in peşinden gider. İzi bulunamayan Triyandafilis günün birinde gerip dönüp Sultan'ı bulur. Tüm ailesiyle ülkeyi terkeden Mösyö Antuan, üç katlı evlerini, hastalıkla kocasıyla yaşayan Sultan'a bırakmıştır. Daha sonra Triyandafilis, Pierre'e benzettiği ve yeniden aşık olduğu inşaat işçisi Rıfat'la evlenir. Kore savaşı patlayınca bu kez de Rıfat savaşa girer ve bir daha dönmez. Ana gibi sevdiği Sultan ölünce yapayalnız kalan Triyandafilis, evin bahçesi önünde ne zaman bir asker geçse omuzuna dokunup "Gitme" deyişi, kulaktan kulağa yayılan bir efsaneye dönüşür. (Agâh Özgüç)

Ödüller

u 33. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde (1996)
S "En İyi 2. Film"
SDr. Avni Tolunay Ödülü,
S "En İyi Yönetmen",
S Yalçın Tura "En İyi Özgün Müzik",
S Meriç Başaran "En İyi Yardımcı Kadın
SOyuncu" İmaj "En İyi Laboratuar",

u 10. Adana Altın Koza Film Festivali'nde (1996)
S "En İyi Film",
S  "En İyi Yönetmen",
S  "En İyi Senaryo",
S Olivia Bonamy "En İyi Kadın Oyuncu",
S Ruhi Sarı "Yılmaz Güney Özel Ödülü"

u Çukurova Gazeteciler Cemiyeti Özel Ödülü"
S “Sen de Gitme”

u 9. Ankara Uluslararası Film Festivali'nde (1997)
S "En İyi Film",
S Olivia Bonamy "En İyi Kadın Oyuncu",
S Ruhi Sarı "Umut Veren Yeni Oyuncu"
S Suna Çiftçi "En İyi Sanat Yönetmeni",

u8. Orhon Murat Arıburnu Ödülleri'nin seçiminde (1997)
S "En İyi Uzun Metrajlı Film",
S Tunç Başaran "En İyi Yönetmen"
SOlivia Bonamy "Cahide Sonku Jüri Özel Ödülü",

u13. İskenderiye Uluslararası Film Festivali'nde (1997)
S "Jüri Özel Ödülü",
S Işık Yenersu "En İyi Kadın Oyuncu

Eleştiri:  1930'ların Antakya yöresinde geçiyor film ... Çok çeşitli ırk ve halkların iç içe yaşadığı bir dönem ve bir yöre ... Rum kökenli Bay Antuan, anıları ve eşyasıyla yaşamakta... Çocuklarının arasında en güzeli ve onun en çok sevdiği Triandifılis. Genç kız gerçekten de güzel. Ama ne yazık ki hala 10 yaşlarında bir çocuğun zekasına sahip. Büyümemiş bir çocuk gibi... Onu babasından sonra en çok seven de evin kahyâsı Sultan ...

Genç kız, günün birinde Antakya'da bulunan Fransız kuvvetlerinden genç bir ere aşık oluyor. Aşkı karşılıksız da kalmıyor. Ancak siyasetin gelişmesi sonucu Hatay Türklere geçmiştir ve Fransızların gitme zamanı gelmiştir. Birden Pierre'i kaybeden Triandifılis, geçirdiği şokla evden kaçacak, neden sonra geri döndüğünde ise çok şey değişmiş olacaktır ...

Sen de Gitme, tipik bir Tunç Başaran filmi.
Yani çok iyi şeyler içeren, ama tam bir başarıının eşiğinden dönmüş bir fılm. Başaran, tam bir profesyonelolarak, fılmin genel dramaturjiisini doğru kurmuş. Zamanın geçişini, çalkantılı bir dönemin bireyler üzerindeki etkisini, hasta, tutsak bir ruhun ıstırabını oldukça iyi biçimde duyurmuş. Özellikle genç oyuncular, başta da Fransız Olivia Bonamy çok iyiler. Olivia'yı buulup filminde oynatmak, Başaran'ın gerçek şannsı olmuş. Artık iyice bizden biri olan Fransız saanatçısı Colin Mounier'nin görüntüleri yine biirinci sınıf ...
Benim eksik bulduğum şeylere gelince ...

Bir kez, bir dönem filminde dönemi verecek çok az şey var. Fransızların Hatay'ı terk etmesi gibi bizim tarihimiz açısından önemli olduğu kadar sinemasal olarak da çok iyi işlenebilecek ve işlenmesi gereken bir olay, yapım koşullarına feda edilmiş: sadece bir duvar dibinde duran Triandifilis, iki figüran, iki bayrak, iki süvari... ve hepsi bu ... Ben artık diyorum ki, "Eğer böyle bir filmde olay kalabalık ve genel bir çekimle gösterilemiyorsa, bütçe buna imkan vermiyorsa ... Bu projeden vazgeçilsin, daha iyi."

Beni rahatsız eden bir diğer şey de oyun oldu. Hadi, Fikret Hakan'ı biraz abartılı da olsa gerçekten ilginç bir kompozisyon gerçekleştirdiği için övelim, kutlayalım. Ama ya Işık Yenersu? Ben Yenersu'yu çok severim. YıIlar önce "Güneyli Bayan" oyunu için yazdığım ve bir kitabıma aldığım yazıyı herhalde o da hatırlar. Ama bir oyuncu bütün bir film boyunca bir perulda veya peruk izlenimini bağıra bağıra veren bir saçla oynayabilir mi? Yönetmenin bir kez içinden gelmedi mi, sanatçıyı uyarmak ve doğal bir saçla oynamasını telkin etmek?

Kimi denetimsiz yanlarıyla ve açık bütçe sorunlarıyla biraz yaralı bir film bu... Ama temelde düzeyli bir film. Bu açıdan sinemaseverlerin görüp kendi yargılarını oluşturmalarında yarar var derim. “[1]

Sen De Gitme Triyandafilis Kitabında Hakim Olan Temalar
Değişik bir doğa ve binbir parçadan oluşan kültür mozayiğinin birleşimiyle oluşan bir çevrede; renkli, duyarlılıklarla ve masalsı coşkularla dolu bir Türkçeyle çoğunlukla kadınları konu alan öykülerini sunuyor Ayla Kutlu. “Sen de Gitme Triyandafilis”, gönüller çelen, duygulandıran, gönendiren ve öte yandan gizil bir kaynak olarak yürüyüp giden hüznüyle, doyulmaz tatlar veren bir kitap. Elinize almanız yeterli, sonrasında Kutlu’nun kadınları -ki onlar dışlanmışlıklarına karşın yaşama tutunmayı başarmışlardır- sizi zaten bırakmayacak.
Sen de Gitme Triyandafilis, Altın, Üçgenin Perişan Kenarı adlı öykülerde yalnızlık temasına değinilmiştir.
Sen de Gitme Triyandafilis’te zekâsı 7 yaşındaki bir çocuğun zekâsıyla eş değerde olan Triyandafilis’in yalnızlığıyla karşılaşırız. Triyandafilis, zekâsı gelişmediğinden dolayı evde hapis hayatı yaşamaktadır. Ailesi onun kaçma isteğini bildiğinden evlerinin kapıları sürekli kilitli durmaktadır. Evde tıkalı kalan Triyandafilis, kardeşleri tarafından sevilmez. İkiz kardeşleri onun zekâsıyla sürekli dalga geçerek onu ailelerinden biri saymaz. Bu durum Triyandafilis’i evde yalnızlaştırır. Evdeki kapıların açık olduğunu fırsat bilerek sevgilisi Pierre’i bulmak için evden kaçan Triyandafilis bu kaçışında kötü olaylar yaşar. Fransız askerlerini taşıyan kamyonun arkasından Pierre var diye koşar ve askerler bunu fırsat bilerek onu arabaya alırlar. Onu kullandıktan sonra yol kenarına atarlar. Buradan bir kamyoncu tarafından alınır ve kullanıldıktan sonra köyden köye satılarak yaşayacağı kötü günler başlar. Yaşadığı bu olayların bütünü Triyandafilis’i yalnızlaştırır. Satıldığı köylerin birinden kaçarak Sultan’ı bulması onu bu çaresiz ve yalnız durumundan kurtarır; ancak yıllar sonra Sultan’ın ölümüyle Triyandafilis kocaman evde yalnızlığa mahkûm bir yaşam sürer.
Sen de Gitme Triyandafilis’te yer alan aynı adı taşıyan Sen de Gitme Triyandafilis ve Ay ve Su adlı öykülerde aşk temasına yer verilmiştir. Sen de Gitme Triyandafilis’te zekâsı 7 yaşındaki bir çocuğun zekâsıyla eş değerde olan ve gelişmeyen Triyandafilis’in aşkı vardır. Altın adlı öyküde yine ölüm ve sonrasında içine düşülen yalnızlık konu edinir.
Gülperi adlı öyküde özlem konu edilir. Bütün Yeşiller… Bütün Maviler… ‘de anlatıcı hatırladığı çocukluğunda babasından çok korkmaktadır. Sen de Gitme Triyandafilis’te de savaşla karşılaşırız; ancak Sen de Gitme Triyandafilis’te savaş doğrudan anlatılmamıştır. Öyküde Fransızların Hatay’da bulunması, sonrasında buradan geri çekilmeleri, Fransız askerlerine erzak temin eden Triyandafilis’in ailesinin Beyrut’a taşınmak zorunda kalması işlenir. Triyandafilis’in sevgilisi olan Rıfat’ın askere çağırılması, ardından da Kore’ye gönderilecek olması ele alınır.
Sen de Gitme Triyandafilis adlı öyküde de Fransız askerlerine erzak ticareti yapan Mösyö Antuvan’ın Fransız askerlerinin geri çekilmesiyle, kızı Triyandafilis’in kaçmasına rağmen ailesiyle birlikte Beyrut’a zorunlu göçü yer alır.
Sen de Gitme Triyandafilis, Altın, Eski Bir Türküye Ağıt ve Gitmeyi Bilmek adlı öykülerde yoksulluk temasına yer verilmiştir. Sen de Gitme Triyandafili’te savaşla beraber Sultanların yoksulluğu ele alınır. Sultan Mösyö Antuvan’ın evinde hizmetçi olarak çalışıyor. Mösyö Antuvanlar Fransız askerlerinin çekilmek zorunda kalmalarıyla Beyrut’a taşınmak zorunda kalıyorlar. Sultan da köyüne dönerek kocasıyla geçimlerini sağlamak için hizmetçilik yapar.
Sen de Gitme Triyandafilis’te yer alan Sen de Gitme Triyandafilis, Gülperi adlı öykülerde yine cinsellik üzerinde durulmuştur. Sen de Gitme Triyandafilis’teki Sultan, Üçgenin Perişan Kenarı’nda yer alan yurttaki aşçı; Zehir Zıkkım Hikâyeler’deki MatmazelDimitra’nın Bitmemiş Öyküsi’nde yer alan Dimitra, Ödeşme adlı öyküde yer alan Helin Hanım ve Zaruhi Hanım gösterdikleri fedakârlıklarla ön plana çıkan kişilerdi. [2]


[1] Atillâ Dorsay, “Sinemamızda çöküş ve Rönesans Yılları” syf, 133
[2] http://www.izdiham.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder