– Yönetmen: Fide Motan, Senaryo: Tülay Eratalay (Ayla
Kutlu’nun bir Eserinden), Görüntü Yönetmeni: Sabri Savcı, Kurgu: Hasan Bektaş,
Müzik: Sarper Özsan, Yapım: TRT/Fide Motan
Oyuncular: Gönen Bozbey, Macide Tanır, Fisun Demirel, Avni Yalçın, Ahmet Uz, Kenan Bal, Aybüke Başünal, Ziya Kürküt,
Konu: Nilüfer fakir bir
ailenin çocuğudur. Annesi ve kardeşi ile beraber yaşar. Kendisi bütün zorluklara
rağmen okumuş ve doktor olmuştur. Başarılı bir öğrencidir. Üniversitede okurken
dersine giren Halil Hoca diye birisi vardır. Nilüfer hocasına aşık olur. Halil Hoca
da Nilüfer'e karşı aynı duyguları besler. Bir süre sonra evlenirler. Nilüfer
ile Halil'in çok mutlu bir beraberlikleri vardır. Bir gün Ankara'ya gezmeye
giderler. Orada bir çiçekçiye uğrarlar. Dükkanın sahibi ile sohbete başlarlar.
Kız üniversiteyi kazandığını, Türk Dili Ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdiğini
söyler. Neden çiçekçilik yaptığını sorarlar. Oda nişanlıyken, ona nişanlısının
çiçekler getirdiğini, oda buna çok sevindiğini ve bu sevinci başkalarına da
yaşatmak için bu dükkanı açtığını anlatır. Bunları duyunca ikisi de çok
şaşırırlar.
Bunların mutlulukları uzun sürmez. Çünkü Halil hastalanır, kanser
olduğu öğrenilir. Nilüfer bunu duyunca inanamaz. Mutluluklarının bitmesini
istememektedir. Halil gün geçtikçe daha kötü olur ve birkaç ay sonra ölür. Nilüfer
kendini çok yalnız hisseder. İnsanlara karşı olan hareketleri, tavırları
değişir, bunalımlara girer. Bir ara kendini içkiye verir. Bu durumundan oda
memnun değildir. Bu durum iş hayatını da etkilemiştir. Nilüferin Tahsin adında
doktor arkadaşıyla çocukluktan beri yakınlığı vardır. Aynı sokağın
çocuklarıdır. Nilüfer bütün sorunlarını onunla paylaşır. Bir gün yine bir
kafede otururlarken Tahsin Nilüfer'e kızar. Halil'in ölümünden sonra bu kadar
çok değişmesine. Sonra Nilüfer de onunla tartışır. Tahsin biriyle evlenmesini
belki de eski günleri yeni evliliğiyle unutabileceğini söyler. Nilüfer Tahsin'e
kızsa da onun haklı olduğunu anlar. Sonra Nilüfer bir muayene açmaya karar
verir. Açtığı yer basık, karanlık, kirası fazla olmayan bir yerdir. Hastaları
daha çok gecekondulardan köyden gelen insanlardır. Nilüfer kendiside fakir bir
aileden geldiği için bu yola baş vurur. Herkesin rahatlıkla girip çıkabileceği
bir yer olmasını ister. Nilüferin insanlarla ilgilenmesi onu birazda olsa
geçmişteki anılarını unutturmaktadır. Sonra makine mühendisi olan Vedat ile tanışır
ve evlenir. Bir çocukları olur. Nilüferin annesi de bunlarla beraber kalır.
Nilüferin muayene açtığı yerin karşısındaki kadın her gün Nilüferin yanına gelmekte
ve onunla dertleşmektedir. Şaziment hanımın
uçak kazasından oğlu ölmüştür. Nilüfer bu kadının acılarını biraz olsun
dindirmek isterken kendi başına da aynı sorunlar gelir. Çünkü kendi kızı da
annesinin dikkatsizliği yüzünden ölmüştür. Bu olaydan sonra Nilüfer temelli
yıkılmıştır, muayenehaneyi kapatır. Annesini her zaman suçlamıştır. Sonra Vedat'la
araları bozulmuştur.. Bu olaylardan sonra ayrılırlar. Nilüfer bir gün İzmir'e
gitmek ister, yol kenarındaki bir lokantada durur. Oturduğu yerin karşısında
kuru bir ağaç görür,ona baktıkça acılarını hatırlar,ağacın dibinde bir çimen
dahi yoktur,yalnızdır,zamanın canlılığından soyutlanmıştır. Kendisinin de öyle
olduğunu fark eder ve ona Cadı Ağacı diye bir isim verir, bir ara ölmeyi
düşünür,içki içer,orada sızar kalır. [1] (kitap özeti)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder