1971 yılında Ayşe Şasa’nın yazdığı senaryodan yönetmen Atıf
Yılmaz tarafından filme aktarılır. Kamera: Çetin Tunca, Müzik: Miklós Rózsa,
Yapım: Uğur Film sahibi Memduh Ün
Oyuncular:
Cüneyt Arkın (Battal Gazi/Hüseyin Gazi), Fikret Hakan (Hammer), Meral Zeren
(Elanora/Ayşe Hatun), Reha Yurdakul (Hileryon), Erden Aklan (Kiryos Alyon),
Melek Görgün (İrene), Kerim Afşar (İmparator Leon), Ali Taygun (Polemon), Atıf
Kaptan (Ömer Bey), Arap Celal (Tellal), Yusuf Sezer (Zindancı), Baki Tamer (Tevabil Usta), Necip Tekçe (Saray
muhafızı), Süheyl Eğriboz (Bizans askeri),Turgut Savaş, Ekrem Gökkaya
(Abdüsselam), Tevfik Şen (Bizans Askeri), Muzaffer Civan (Kale Bekçisi), Oktay
Yavuz (Bizans Askeri), Özdemir Akın (Bizans askeri), Gani De3de (Malatyalı
Vezir), Aynur Akarsu (Faustina), Reşit Çıldam (Dilenci), Tarzan Baba (Hekim), Niyazi Er (Budala Testor), Necati Er,
Nesrin Nur
Oyuncu
kadrosu dışında kamera arkasında, asıl zorluğu çeken ekipte adı geçenler ve
görevleri de şu şekilde: Özdemir Arıtan
(kurgu), Duygu Sağıroğlu (sanat yönetmeni), Zeki Ökten (yönetmen yardımcısı)
Namık Kılıç (reji asistanı), Niyazi Er (kostüm), Güven Erte (Dekor), Tuncer
Aydınoğlu (ses kayıt), Sabri Aslankaya (prodüksiyon amiri),
Konu:
Babasının mezarı başında intikam yemini veren Battal Gazi ile, sonunda
İslamiyeti kabul eden Bizanslı Hammer'in öyküsü.
"Film de dikkati çeken bir diğer yön de
etik-etnik öğelerin kullanılış dengesinde görülen tersliktir. Milli tarihimizde
görülen, gerek destanlaşmış kişilerin ferdi, gerekse top yekun millet olarak
ortaya konan mücadeleler, savaşlar hep belli ve ilahi bir sebebe dayanmakta; bu
sebeple bütün bu mücadeleler, dini ve milli kaidelerin sınırladığı belli bir
adalet ve ahlak çerçevesinde yapılmaktaydı; dolayısıyla bunun dışında olarak
-sinemada olsun, edebiyatta olsun- gösterilmek istenen bir olaylar zinciri, en
basit anlamıyla eserin gerçekliğini bozar; onu hiçbir temele dayanmayan bir
macera ürünü haline getirir.” (Salih Sökmen, “Bugünkü Türk Sineması” Fetih
Yayınevi, 1973)
Battal gazi
8. Yüzyılda yaşadığı tahmin edilen ve hakkında çeşitli inanışlar bırakmış bir
kumandandır. Kendisi farklı kaynaklarda Türk, Arap, Anadolu yerli halkından
olarak nitelenmiştir. Battal gazi hakkında bugüne ulaşabilmiş kaynaklar olarak
bakabileceklerimiz, sadece mesnevi tarzı yazılmış, birbirini hem destekleyen
hem de çelişen olgular içeren destanlar ve halkın hafızasında kalmış olan
bilgilerdir. Yaşadığı tarihle ilgili kesin bir bilgiye sahip olmak istersek
şöyle bir sonuca ulaşırız: Battal gazi destanında ve halk hikayelerinde battal
gazinin Arap ordusuyla birlikte İstanbul’u kuşattığı bilinmektedir. Bu kuşatma
hem denizden hem de karadan olmuştur. Başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Destanda
Battal'ın düşmanı olan İmparatorun
ismi Leon'dur. Arap
komutanına oyun oynayıp kuşatma başladığında İstanbul’a geçip İmparatorluğunu
ilan etmiştir. Arap tarihinde 2. İstanbul kuşatmasının tarihi 717-718 dir.
Bizans tarihinde de bu aynıdır ve Bizans tarihinde imparator 3. Leonun tahta
çıkma tarihi 717 dir. Destandaki Leon'un imparator 3. Leon olma olasılığı
yüksektir. Yine destanda Battal Gazi'nin kuşatma sırasında yirmili yaşlarında
olduğunu göz önüne alırsak Battal Gazi'nin doğum yılı 690-695 civarıdır. Battal
gazi'nin ölüm yılının 740 olduğunda tarihçiler aynı görüşe varmışlardır.
Battal gazi hakkındaki genel
tarihsel bilgi onun bir Arap kumandanı olduğudur. Hatta 'Battal' kelimesi de
Arapça kökenli bir sözcüktür. Ancak bu
sözcük, genel olarak Mezopotamya'da
kullanılmaktadır. Battal Gazi'nin yaşadığı döneme bakacak olursak, Anadolu'da
bir Türk veya Arap olgusunun olmadığı zamandır. Hakkındaki kaynaklara, yani
mesneviler ve halk hikayelerine bakıldığında, kendisinin; Bizans kilisesinin
zulmünden bıkan halkın hakkını savunmak için halktan bir ordu topladığı ve
Bizans'la savaştığı görülmekte. Kilise kayıtlarında, o zamanki Anadolu halkının
din inanışı lanetlenerek anlatılırken, bahsedilen inanç biçimi, 'pir'leriyle,
ibadetleriyle, günümüz alevilerine çok benzemektedir. Kilisenin baskı yaptığı
halk da bu halktır. Battal Gazi'nin halkın içinden çıkan bir kahraman olması,
dışarıdan gelip de akıncılık yapması düşüncesinden daha yüksek bir
ihtimal.
O zamanlar ezilen ve
dolayısıyla isyan noktasında Battal Gazi'nin etrafında toplanan halk, büyük
olasılıkla bugünkü Anadolu Alevi’leridir. Günümüzdeki Battal Gazi'nin
yaşatılmasına bakarsak, resmi tarih haricinde, alevi halk tarafından
yaşatılmakta. Eskişehir ilinin Seyitgazi ilçesinde bulunan Battal Gazi türbesi,
Alevi halkın her sene uğradığı yer olma özelliğindedir. O dönemdeki halk, çok
büyük ihtimalle Anadolu'nun yerli halkıdır. fakat bu konudaki tartışmalar devam
etmektedir. [1]
Bizanslı Hammer
usta ile ilgili çeşitli bilgilere ulaşılmaktadır. Özellikle ölümü arkasından ve
mezarının bulunduğu yer açısından farklılıklar gösteren bu duruma açılım sağlayan haftalık “Nizam-ı Alem” dergisinde Hammer’in Müslüman olduktan sonra Anadolu’nun müslümanlaştırılması
için çalışan bir Alperen olduğu belirtilmekte ve mezarının da Sivas’ta
bulunan Çermik kaplıcasının bulunduğu yüksek bir kayanın üstünde olduğu
yazılmaktadır. Hammer’in kişiliğinin
kaynaklarda doğruluğu tartışılmazsa da mezarının bulunduğu yer hakkında çelişki
mevcuttur.
Bu
iki ayrı görüşe de burada yer vermekte fayda var sanırım.
Hammer
Usta aslında VII.yy'da Bizanslı bir komutan olarak Türklere karşı savaşmış daha
sonra Battal Gazi ile tanıştıktan sonra Müslüman olup Anadolu’nun müslümanlaşması
için mücadele etmiş bir Alperendir. Sivas
yakınlarında Soğuk Çermik civarında çok şiddetli bir savaş olur. Bu savaşta Hz.
Cafer, Ahmed isimli bir kafirle cenge tutuşur ve onu yener. Hz. Cafer'in
yiğitliği ve mertliği karşısında Ahmed müslüman olur.
Müslüman
olan Ahmed, Hz. Cafer'e Battal ismini verir. Hz. Cafer bundan sonra Battal Gazi
ismiyle şöhret bulur. Battal Gazi de, Müslüman olan Ahmed'e Turan ismini verir.
Ahmet Turan müslüman olduktan sonra Battal Gazi ve Abdulvehhab Gazinin yanında,
müslümanların safında savaşa girer. Savaş şiddetlenir. Gazilerin çoğu şehit düşer. Bu arada Ahmet Turan'da şehit olur.
Ahmet Turan'ın cesedini bulurlar ve Sivas’ta bulunan Soğuk Çermik kaplıcasının
bulunduğu yüksek yere, kayanın üstüne defnederler.
Bizanslı Hammer
…”Battal
Gazi serisinde, Battal Gazi’nin oğluna güreşte yenilince müslüman olan şövalye
Hammer usta’ya Battal Gazi’nin oğlunun verdiği isim. ” Usta gerçek bir
şahsiyet… Mezarı Dolmabahçe’den Maçka istikametine çıkan (askeriyenin yanından)
Swissotel personel girişinin yanındadır. Mezarında asılı kitabede şöyle
yazıyor…”Ahmet Turani Hazretleri onuncu yüzyılda yaşamıştır. Bizans ordusunda
kumandan olarak görev yaparken 984 yılında Malatya civarında, Emeviler’le
Bizanslılar arasında yapılan savaşta, Seyyit Battal Gazi ile karşılaşmıştır.
Çetin bir çarpışmadan sonra da dost olmuşlardır. Bir süre sonra Müslüman olmuş
ve Ahmet adını almıştır. Sonraları Battal Gazi ile birlikte birçok savaşa
katılmış, İstanbul kuşatmalarından birinde şehit düşmüş ve şehit olduğu yerde
defnolmuştur.Bir gece Sultan Abdülmecit Han, rüyasında Ahmed Turani
Hazretlerini görmüş, “Sultanım! Yıllardan beri burada sıkılıyorum kurtar beni”
demesi üzerine, türbesi buraya nakil edilmiştir.” Kitabede bahsedilen
nakledilme Dolmabahçe sarayının Kuşluk Bahçesi’nden buraya olmuş. Süheyl
Ünver’e göre saray personelinin arasında yaygınlaşan inanca göre Ahmet
Turani’nin bedeni sarayın kuşluk bahçesinde kesik başı ise bahsettiğimiz
türbenin olduğu yerde idi (vakıf kayıtlarında Baba Sungur Zaviyesi olarak
geçer) ve Sultan Abdülmecid tarafından
bedeni kesik başın olduğu kısma nakledilmiştir. Aynı mekanın yerinde Bizans
dönemine ait bir ziyaret merkezinin olduğu düşünülmektedir. [2]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder