Translate

2 Mart 2020 Pazartesi

ABDULLAH ZİYA KOZANOĞLU

(1906-1966) Kabataş Erkek Lisesini 1922 yılında, GSA Mimarlık ve Teknik Üniversitesi Mühendislik bölümünü 1929 da bitirdi. 1932'de Milli Eğitim Bakanlığı baş mimarı oldu. Daha sonra, bağımsız olarak mimarlık ve müteahhitlik yaptı. Spora da meraklı olan Kozanoğlu, bir süre Beşiktaş kulübü başkanlığını üstlendi.

Hiç bir zaman "yüksek edebiyat" içinde değerlendirilmeyen, eleştirmenlerin, tarihçilerin ilgisini çekmeyen Kozanoğlu külliyatı, Türkiye'de en çok baskı yapan ve okunan romanlardan oluşuyor. Üstelik onun, açtığı yoldan ilerleyenlere, sinemaya ve çizgi romana yaptığı etkileri de göz önüne alırsak, ne kadar önemli olduğu hemen anlaşılacaktır. Bugün her Türk vatandaşı, onun kurgusuna dayanan birden fazla kitap, çizgi roman veya film ile karşılaşmıştır..
Kozanoğlu romanlarını edebi anlamda tartışmak bize pek bir şey kazandıracak gibi görünmüyor. Önemli olan, yazarın yazma amacı, dönemin tarihi ve o tarihteki egemen ideoloji ile ilişkileri.

"Türkiye'ye, Türk ülküsüne, Türk davasına olan sıcak imanından Abdullah Ziya'nın ressam olduğu kadar verimli bir yazar olacağına karar verdim". diyor, Tahsin Demiray. Sonra da bu ilk romanının yerini belirliyor; "Kızıl Tuğ" bütün bir gençliğin içinden duyduğu devrimin ilk öncüsüdür.

 Bu roman ve yazma amacı, o dönemdeki milli düşünce akımının temsilciliğini üstlenmişti. Bu düşünce akımı; "büyük Türk ulusunu birleştirecek o tek dile, tek şiveye ve tek ülküye doğru, Kızıl Tuğ'da başlayan, (...), yedi yıl sonra Atatürk'ün komutasında tempolaşan" Türkçülük, Turancılıktı…
Türkçülüğün ortaya çıkması (1908), aşağı yukarı Abdullah Ziya'nın doğumuna tekabül eder (1906). Yetişme çağı boyunca, yükselen bu yeni değerin etkilerini hisseden Abdullah Ziya'nın Türkçülüğü, yıkılan imparatorluğun yerine kurulacak ulus devlet modelini savunan tarzdadır. Bu tarz Türkçülük, II. Dünya savaşından sonra etkisini kaybetti. Onun yerini, daha ırkçı-şoven bir milliyetçiliğin aldığını görüyoruz…

Kızıl Tuğ"da, döneme göre başka yenilikler de var; milli bir şuur aşılamak amacıyla yazılmasının etkisiyle, sık sık dipnotlar verilmiş. Kimi zaman öz Türkçe kelimelerin anlamlarını açıklıyor, kimi zaman eski adetler, inançlar, kişiler hakkında bilgiler veriyor. Yazar, ilk romanı oluşu nedeni ile, "Fatih Feneri", "Hilal ve Haç" romanlarında üstesinden gelinen tutarsızlıklardan kaçınamamış. Bu metinde zaman ve mesafe mefhumu yok. Mesela, Timuçin, Orta Asya'da karşılaştığı Otsukarcı'nın yola çıkacağını öğrenince, "sen Horasan'dan geçecek misin" diye soruyor. Kahramanlarımız, bugün motorlu taşıtlarla aşılması güç olan mesafeleri, kuş olup geçiyorlar. Bir bakıyorsunuz Alamut kalesindeyiz, bir bakıyorsunuz Çin Sarayında. Anlatı bakış açısı tekniği de ilginç. (Aylık Birikim Dergisi, A. Ömer Türkeş)


İşte anlayış ve bakış açısı tekniğinin yetersiz olduğu söylenen "Kızıl Tuğ" romanı yazılışından 29 yıl sonra Yeşilçam'da beyaz perdeye aktarılıyor. 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder