Translate

5 Kasım 2024 Salı

14 MUMARA (1985) "İrfan Yalçın"

 

     Romancımızın 1978 yılında yazdığı “Genelevde Yas" isimli romanından uyarlaühan filmin senaryo yazarları Sinan Çetin ve Ömer Uğur.

     Yönetmen: Sinan Çetin, Görüntü Yönetmeni: Cem Molvan, Yapım: Plato Film / Sinan Çetin 

     Oyuncular: Hakan Balamir, Serpill Çakmaklı, Bülent Bilgiç, Keriman Ulusoy, Nilüfer Aydan, Özlem Tekçe, Hikmet Gül 

     Konu: Yaprak köyünden gelip geneleve sermaye olmuştur. Çalıştığı evin en genç ve güzel kızıdır. Aynı evde çalışan Zargananın hasta ruhlu dostu Arap Yaprak ile ilgilenir. Zargana ölünce Arap, Yaprağın başına dert olur. Kaba kuvvetle himayesine alır, Yaprak çaresizdir. Yaprak genelevde tanıştığı önce müşterisi sonra sevgilisi olan Necmi’yi sever. Necmi de Yaprak'a âşıktır. Evlenmek istemektedir. Arap buna karşı çıkar, Necmi’yi tehdit eder, Yaprak'ı döver. Yaprak Necmi ile düğün hazırlığı yaparken, Arap tarafından bıçaklanarak yaşamını yitirir.

Sinan Çetin, oldukça uzun bir aradan sonra yaptığı filmini, İrfan Yalçın'ın "Genelevde Yas" isimli romanına dayandırmış. Taşradan gelip geneleve düşmüş Yaprak isimli bir kadının serüveni bu... Yaprak, çalıştığı evin en genci, en güzelidir. Hikâyesi, diğer genelev kadınlarınkinden pek farklı değil. Sonu da... Görmüş geçirmiş genelev kadını Zargana'nın bin bir numarayla başa çıkabildiği, yarı kaçık Arap, Yaprak'la ilgilenmekte gecikmiyor. Zargana'nın ölümü üzerine bu ilgi bir ilişkiye dönüşüyor. Diğer yandan, kadınsız toplumumuzda kimileyin genelev kadınlarına bile yönelebilen delikanlı sevgilerinden biri Yaprak'ı buluyor, temiz bir genç, Necmi, onu teliyle duvağıyla genelevden alıp evinin kadını" yapmak istiyor. Ali Yapraklın "kötü kaderi", onu kapıda beklemektedir...

       Sinan Çetin, "14 Numara"da belki bunları gerçekten de kanıtlıyor. Ama insan filmi izledikten sonra geriye baktığında ne türden bir hikâye izlemiş olduğunu düşününce düş kırıklığına uğruyor. Çetin, ilginç, değişik, kendine özgü birkaç kişilik yaratmayı, bunların arasındaki ilişkileri gergin, sinirli, gerilim dozu yüksek sahnelerle vermeyi, genelev gibi Türk toplumu için hala çok önemli bir kuruma, geçmişteki "Vesikalı Yârim", "Baraj" vb. gibi filmlerden daha gerçekçi biçimde yaklaşmayı bilmiş. Ancak anlatılan hikâye, asıl özüne indirgendiğinde, Türk yazını ve sineması içindeki tipik, alışılmış "genelev duyarlığının ötesine geçip çağdaş bir çizgiye ulaşamıyor.  ([1])

 



[1] Atilla Dorsay, “12 Eylül Yılları ve Sinemamız”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder