Cumalı'nın "Bir Sabah Gülerek Uyan" isimli öyküsü, Atıf Yılmaz'ın senaryosu ve rejisiyle beyaz perdeye "Dul Bir Kadın" adıyla aktarılmıştır. Görüntü Yönetmeni: Orhan Oğuz, Yapım: Mine Film/ Kadri Yurdatap.
Oyuncular: Müjde Ar, Nur Sürer, Yılmaz
Zafer, Deniz Türkali, Şükran Güngör, Aslan Altın, Erden Güvenç, Yasemin Koşal,
Nazan Ayas, Ali Erdemci, Füsun Demirel, Ezgi Anıl, Macide Karaali,
Konu: Kocası yıllar önce ölen Suna,
evli bir erkekle sonu belirsiz bir ilişkiyi sürdüren Ayla ve dört kocadan
boşanmış, beşincisini arayıp duran antikacı Gönül bir araya gelir, günümüz
Türkiye'sinde kadın-erkek ilişkileri, kadının en burjuva çevrelerde bile nasıl
halâ sömürüldüğünü, “mal” olduğu üstüne görüş değiş-tokuşu yaparlar... Sonra
Suna. 'sanat fotoğrafçısı' Engin'i görür ve 'güvercinler uçar gönlünde.
Yıllardır erkekten uzak kalmış kadınla, genç, serüvenci, kendinden aşırı emin
ve hafif sadist fotoğrafçı arasındaki ilişki, Ayla'nın sorumsuz evli
sevgilisiyle ilişkisinden daha mutlu sonuçlanmayacak ve iki kadın, kendilerini
çocuklu ve erkeksiz bir dünyada avutmak zorunda kalacaklardır.
-"Dul Bir Kadın", Atıf Yılmaz'ın bu
yeni döneminin de, artık ulaştığı anlatım ustalığının da lirik bir dışavurumu.
Anlatım açısından hiçbir kusur ve eksik içermeyen, olgun çağındaki bir
Yönetmenin Özenli, incelikli bir ürünü. Yılmaz, Şahin Kaygun'un da katkısıyla
filmde önemli yer tutan fotoğraf sanatını ilk kez bir Türk filminin dokusuna bu
denli zevkli, özenli biçimde yerleştirmeyi başarıyor. Sevişme sahnelerinde,
gerek söz, gerekse görüntü olarak oldukça 'cüretli' şeyler denemesine karşın yine
bayağılığı, zevksizliğe düşmemeyi, hep 'estetik' kalmayı biliyor.
Ancak "Dul Bir Kadın" önemli bir
filmi saymak kolay değil. Kişileri pek yaşamıyor, sanki bir yaz günü veya bir
Bodrum tatiliyle birlikte geçip gidiyorlar. Filmin kadın-erkek ilişkileri
üstüne bildirisisini dile getiren Gönül’'ün sonunda beşinci kocayı da tavlayan
bir 'sosyete gülü' olması, acaba bu bildiriye ne denli katkıda bulunuyor? Suna
gibi oldukça akıllı gözüken bir kadın, baştan bir avare, bir sorumsuz olduğu
görülen Engin gibi bir gence nasıl kapılıyor? Filmde hiç bir 'olumlu erkek'
tipinin olmaması ve Onno Tunç'un müziğine özel bir övgü... (“Atilla Dorsay “12
Eylül Yılları ve Sinemamız”)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder